拾壱 ; 011 ; clarity

1.6K 145 100
                                    

"Çünkü sen ihtiyacımın olmamasını dilediğim bir parçamsın. "

︵‿︵‿୨♡୧‿︵‿︵

"Jennie, arabaya bin."

Tanıdık gelen sesi duyunca durdum.
Soluma döndüm ve arabada oturan Jungkook'u gördüm.

Şimdi ne yapmam gerekiyordu? Eve bir kaç dakikada varırım sanıyordum fakat yürümeye çalıştığım her saniyede alkolün kanıma daha da karıştığını hissediyordum ve topuklu ayakkabılarım da bu durumda hiç yardımcı olmuyordu.

"Hadi, bin artık naz yapmanın bir anlamı yok. Seni sadece eve bırakacağım."

Dediği son cümle canımı yakmıştı.

'Tabiki sadece eve bırakacak aptal Jennie! Başka ne yapmasını düşlüyordun?'

Arabaya bindiğimde hala titriyordum. Yanımda oturan adamın bana soğuk bakışlarından mı ya da dışarıda havanın artık eksilere düştüğünden mi bilmiyorum.

Jungkook uzun süre sadece beni baştan aşağıya süzdü. Bende gözlerimi ona dikmiştim ama o, asla gözlerime bakmadı.
Kaşları çatıktı. Gerçekten çok korkunç görünüyordu.

Hiç beklemediğim bir anda neredeyse burun burunaydık. Elimin yanında
kıpırdanmalar hissettiğimde kemerimi aradığını fark ettim.

Kokusu burnumu bayram ettiriyordu. Alkolden zaten kızarık olan yanaklarım daha da kızarmıştı ve bu yakınlığımıza daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım.

Jungkook oyalanarak kemeri buldu ve taktı.
O uzaklaşınca tuttuğum nefesimi verip kalp atışlarımı kontrol altında tutmaya çalıştım.
Gözlerimi tekrar açtığımda Jungkook hala bana bakıyordu. Gözlerimiz buluşur buluşmaz gözlerini kaçırıp, arabayı çalıştırdı.

Fırtına öncesi sessizlik hakimdi aramızda.
Sonunda seslendi.

"Sen bu haldeyken sevgilin ne boklar yiyor, hm?"

Bu soruyu beklemediğim için ne diyeceğimi bilmiyordum.
'Şey, sevgilim kafayı buldu ve beni ortada bıraktı.'
Hayır. Bunu asla diyemezdim.

"Bir bok yemiyor, ben eve gitmek istedim."
Sesim zar zor çıkıyordu.

Jungkook cevabımı beğenmemiş olacak ki, direksiyonu sım sıkı tutup gaza bastı.

Kısık bir ses ile: "Kesin öyledir" dedi.

"Derdin ne Jungkook? Sadece beni eve bırakacağını söylemiştin."

Gerçekten sarhoş olmalıydım yoksa bunu demeye cesaretim olacağını sanmıyordum. Kendimi kaybetmemiştim ama tam ayık olmadığım kesindi.

Jungkook daha da hızlandı. Dediğime şimdiden pişman olmuştum çünkü Jungkook patlayacak gibi duruyordu. Boynundaki damarlar belirginleşmişti. Direksiyonu tutan ellerini o kadar sıkmıştı ki, bem beyazlardı.

Sesini yükselterek "Görmüyor musun be kadın? Eve götürüyorum seni. Sadece eve götürüyorum!" diye haykırdı.

Sesini yükseltmesi ile korkudan içe doğru çökmüştüm. Bu kadar bağırmasını beklemiyordum. Jungkook hala hızlanıyordu ve bu paniklememe neden olmuştu.

promise ✧ jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin