3. Bölüm

184 27 16
                                    

Eve geldiğimde yeni aldığım ayıcıklı pijamalarımı giyip yatağıma uzandım. Babamın mirasından kalan paraylada yarın kendime yeni bir küçük ev alabilirdim.

Kendi kendime düşünmeyi bırakıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

*****

Sabah kalktığımda içim kıpır kıpırdı. Artık rüyalarımda annemle babamı görmüyordum. Buna sevinsem mi üzülsem mi? Bilemedim. Ama kabus göremediğim için seviniyordum. 

İşin ilk günü geç kalmak istemem. Kendi kendime söylenirken telefonumun zil sesi çaldı. Beyonce - Pretty Hurts. Ah bu kadının bu şarkısına bayılıyorum. Sanırım açmayacağım. Ama maalesef telefonumun zil sesi ısrarla çalıyordu. 

"Alo?"

"Eva? İşin ilk günü geç kalmayı mı düşünüyorsun? Çabuk üstünü giyin ve dışarı çık."

"Ha? Tamam." 

Dedikten sonra telefonu yüzüne kapattım. Üstüme  hemen dün aldığım dizimin bir iki karış üzerinde dar siyah eteğimi giyip üstünede beyaz gömlediğimi giydim. Ve tabikide gömleğimi eteğimin içine sokmayı da ihmal etmedim.

Makyajımı yapıp saçımı da açık bıraktıktan sonra hazırdım. Evden çıkmadan ceketimi de almayı unutmadım. 

Kapıyı açıp dışarı çıktığım da gelmişti. Gözlerimi devirip arabaya doğru yürümeye başladım. Kapıyı açıp

"Günaydın. Bugün emlakçıya gideceğim. İzin verirsen?"

"Sanada günaydın. Ne için?"

"Emlakçı da ne yapılır?"

"Ev mi satın alacaksın?"

Tek kaşımı kaldırıp "Başka bir şey yapılamayacağına göre?"

Kafasını tamam anlamında salladı ve "Bende geleceğim o halde."

Söylediği şey üzerine sadece omzumu silkdim. "Sen bilirsin."

*****

Yaklaşık 15 dakika kadar bir emlakçının önünde durduk. İçeri girdiğimizde en az 2 3 kişi fazla kişi yoktu.

*****

Evide halleddikten sonra yeni evime bakabilirim. Tabi yanımda ki izin verirse. Yani bir yandan da izin vermesse bile haklı o olur değil mi? 

Düşüncelerimden Daniel'in sesi oldu "Ee? Yeni evine bakmaya gitmeyecek misin?"

"İzin verirsen giderim." Dedim gülümseyerek.

Bana karşılık o da gülümsedi. Ay gülümsemene öleyim. "Tabiki de neden olmasın?" Kafamı tamam anlamında sallayıp kafamı cama doğru döndüm ve düşünmeye başladım.

Acaba annemle babam benimle şu anda gurur duyuyolar mı? Annemle hep şöyle derdi "Biz ölsek bile seni izleyeceğiz kızım. Gökyüzünden sana bakıp gurur duyacağız." Ben annemin bu lafının üstüne ağlamıştım "Anne siz hiç bir zaman ölmeyeceksiniz tamam mı!" O zamanlar küçüktüm. 

Kendi kendime düşünürken ağlıyordum ve acı bir şekilde gülümsüyordum. 

"Eva? İyi misin?" Daniel'in sorusunun üstüne kendimi topladım ve yanaklarımdan akan yaşı sildim.

"Evet. İyiyim." Dedim ve zar zor gülümsemeye çalıştım.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?" 

Kafamı evet anlamında salladım ve her şeyi anlattım. 

Benim anlattığma karşılık teselli etmek için sarıldı ve "Annenle baban seni şu anda gökyüzünde izliyor ve eminim şu an senle gurur duyuyorlar." Buna karşılık gülümsedim.

*******

Bu bölüm biraz sıkıcı oldu ama umarım begenirsinz :=) -Gökçe

Geri DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin