SARAYIN OYUNLARI

Hatice

Nihal Kalfa, Liyakat Sultan'ın yanına gider. Liyakat çocuğunu sevmektedir. Yanında Maria vardır. Elinde lohusa şerbeti tutmaktadır. Liyakat yatakta, üstünde beyaz ipek kaftanı vardır. Ve sadece yüzüğünü takmıştır. Yorgun ama mutlu gözüküyordur.

N: Liyakat Sultan'ım.. Nasılsın? / L: İyim.. Çok iyiim! O nasıl? diğeri.. / N: Maşallah o da iyi.. Yazık kadersiz yavrucak.. Süt anneye verecekler onu. Yani.. Sana! / L: Ne demek bana? Ben süt anne değilim! (Çocuğunu Maria'ya verir. Maria, Mehmet'i beşiğe koyar.) / N: Değilsin elbet. Ama kardeşinin anasısın hem yeni de doğum yapt-- / L: Olmaz! Benim sütüm benim çocuk yeter! BEn onun çocuğunu nasıl doyururum? Zinhar, yok! / N: Floria Hatun öldü! O çocuk küçücük, bu kadar gaddar olma! Hem sana soran yok, Valide Sultan buyurdular. MErak etme göğüslerin süt dolu, o çocuğu da emziriver. Hem o da bir şehzade, sen de bir Sultansın artık. Hünkarımız bu davranışı pek takdir eder.. / L: (Beşikte sallanan çocuğuna bakar) Hünkarımızzdan haber var mı? Ben çok özlüyor. Mektuplar yetmez oldu. / N: Merak etme yakında zaferle dönecekler. Hadi kalkmaya çalış hekim gelip kontrol edecek.

O sırada Zeynep Sultan, Valide Sultanın odasında oturmaktadır. ZeynepSultan'ın göğsünde Anaz'ın verdiği broş parlamaktadır.

V: Zeynep, iyi misin kızım? Kaç zamandır düşüncelisin. / Z: İyiyim Valide'm. Sadece.. Hünkarımız ve.. (broşuna bakar) ordusu. Onları düşünürüm. / V: Merak etme, iyi haberleri geliyor her gün. Aslanım da yakın zamanda zaferle dönecektir. / Z: Peki siz Valide'm? Yorgun gibisiniz. / V: Sefer sırasında hareme bakmak zor.. Bir de şehzadeler doğdu. Teki anasız kaldı. Bir yandan lokmalar dökülürken bir yandan Floria ve şehzadelere Kur'an okutuluyor. Bir taraf gülerken diğeri ağlıyor.. / Z: Miraç Şehzade.. Kadersiz yavrucak. Sıhhati nasıl? / V: İyi.. Süt anneye verilecek. Liyakat'a. / Z: Liyakat?.. İsabetli bir karar aslında. / V: Göreceeğiz. Hayırlısı.. (Önünden boş tabağı alan kıza baktı. Alımlı bir kızdı. Güzel bir kaş yapısı ve derin, mavi gözleri vardı.) Bu kız yeni hizmetkarlarından mı? / Z: Evet Valide'm. Şimdilik iyi.. Adını Hatice koydum, İtalyan asıllı. 

O arada asık suratı ile içeri Akel girer. Morali bozukken taktığı siyah taşlı kolyesini takmış, krem saten kaftanını giymiştir. Yanında Şehzade Murat ve kızı Leyla Sultan vardır. 

V: Ah! Kimler gelmiş.. Gelin bakalım! / Z: Hoşgeldiniz halalarının gülleri! Sen de hoşgeldin Akel. Gel otur.. / AK: Hoşbulduk Sultanım. / M: Valide'm benim kardeşim doğmuş. Benim kardeşim Leyla değil mi artık? / V: (Gülümser) Olur mu hiç? Leyla da kardeşin. Ama artık iki kardeşin daha var. / Z: Yaa, evet! İki şehzade daha doğdu. Miraç ve Mehmet. Artık sen onların da ağabeyisin. / M: Onlar Leyla'dan da mı küçükler. / AK: Ufacık annecim onlar. Küçük! Sen ağabeyisin onların. En büyüklerisin! / V: (Akel'e bakar. Ne demeye çalıştığını anlamıştır ama havasını bozmaz.) Kardeşlerini görmek ister misin? / M: İsterim! / V: O halde şimdi gidin dinlenin. Akşam odama gelirsiniz..  Akel! Çocukları al iyi ce dinlensinler. Akşam yemeği hep birlikte burda yeriz, kardeşlerini de görmüş olurlar./ AK: (Ayağa kalkar. Murat'ın elinden tutar. Gülşah da Leyla'yı kucağına alır) Emredersiniz Valide'm. (Eğilir ve çıkarlar.)

Biraz yürürler. Murat annesine kardeşleriyle ilgili sorular sormaktadır.

M: Anne,Leyla da benim kardeşim. Onun annesi sensin. Ama yeni kardeşlerimin annesi sen değilsin. Onların annesi farklıymış. /   AK: (Sinirlenir, gözleri dolar) NErden duyuyorsun bunları sen! Anneleri farklı olabilirama babanız aynı. / M: Onların babası da Hünkarımızmış.. Babamın çok çocuğu oldu beni artık sevmeyecek mi?/ AK: (Muratın yanına eğilir ve saçlarını okşar.) Olur mu öyle şey? Leyla doğduğunda baban seni sevmedi mi sanki! Hem sen bizim ilk göz ağrımızsın. İlk şehzadesin! En büyük! Senden sonra gelenlere örnek olacak, ağabeylik yapacaksın. Ayrıca birgün bu saray senin olacak. Sakın böyle düşünme! Baban seni pek sever. Ben de.. Bir daha sakın bunu söyleme tamam mıı? (yaşlı gözlerle çocuğuna sarılır. Sonra ayağa kalkar yürümeye devam ederler. Çocuklarına güler yüzle baksa da içi acımaktadır.  'Daha başımıza neler gelecek? Allah çocuklarımı ve beni korusun' der içinden)

'DAHA BAŞIMIZA NELER GELECEK?'