Baskın

12 0 0
                                    

''Yarası ağır ve çok kan kaybetmiş. Hemen Arh+ kana ihtiyacımız var. Soruşturun kimlerde varsa acil gelsinler.''nehir oldukça telaşlıydı. Sebepsizce içi ısınmıştı. Hiç bir hastasinda böylesine kalbi ağrimamıştı. Hemen kurşunun giriş yerlerini tespit edip kan kaybetmemesi için basınç uyguladı. Kıyafetlerini çıkartması gerekiyordu. Bunun için bir askerden yardım aldı. Atletini yirtmak zorunda kaldilar daha fazla kan kaybetmemesi için.

Nehir bir an duraksadı. Yiğit'in sol göğsünün üzerine yapılmış ay yıldız dövmesi...

"Nehir hadi hızlan biraz!"Yağmurun sesiyle irkildi. Hemen yaraları birazdaha açarak kurşunlari çıkarmak için gerekli aletlerin getirilmesini söyledi.

Aradan yaklaşik 4 saat geçmişti ama Yiğitte tek bir hareket bile yoktu. Bu nehirir ne kadar endişlendirsede herşeyin yolunda gittiğini bildiğinden durumu pek umursamadı. Öylece Yiğit'e bakıyordu. Hafif sarımsı saçlarına beyaz tenine. Ne kadar yeni gelsede dikkatini çeken ela gözlerini özlemişti. Kendisininde gözleri elaydı ama ona bir baska yakışıyordu.

"Ne düşünüyorum ben yaa adam orda can çekişiyor ben burda hayran kaldığım özelliklerini içimden geçiriyorum."

"İçinden konuşmayı öğretmedilermi sana sabahtan beri konusuyorsun bizdekide kafa."

"Se sen uyandinmi yani dediklerimi du"

"Oooo komutanım maşallah uyanmıssınız."diyerek içeri İsmail girdi.

Gerçekten duymuşmuydu ah salak kafam rezil oldum işte. İç sesim benim moralimi daha çok bozarken Yiğit'in İsmaile bizim için biraz zaman istedi. Ne yani benimle konuşmakmı istiyordu?

İsmail çıkaar çıkmaz doğruldu. Henüz daha kalkmaması gerektiğini söylesemde o bir askerdi ve hiç birşey canlarını fazla yakmiyordu.

"Gerçekten herşey için teşekkürler. Ama biseyler için ümit ediyorsan boşuna hayal kurma ben buraya sadece vatanımı korumak için geldim gereksiz aşklar yaşayayım diye değil."neye uğradığimı şaşırdim ama belli etmemeye çalışarak cevabımı verecektimki kalkmaması gerekirken sedyeden kalkıp gitti sanki okdar kurşunu yiyen benmişim gibi.

Kendini beğenmişin tekiydi. Okadar sinirlenmiştimki neden hala burda durduğuma şaşırmıştım. Hızla yerimden kalkıp antreman alanına gittim. Tahmin ettiğim gibi yine timiyle antreman yapilarlardı. Ama bu sefer çok dolmuştum ve askerleri umursayacak durumda değildim. Hızlıca yanlarina yaklaştım. Sinirden kipkırmızi olmuştum.

"Sen ne hakla bana boyle birşey söylersin. Neymiş senden hoşlanıyormuşum yok yaa!!!! Sen tam bir kendini beğenmiş manyağın tekisin tammı senden hoşlandığim falan yok!! Bunu o kalın kafana sok!!"aslinda diyecek çok şeyim vardı ama hızla gelıp eliyle azımı kapadı ve benı kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ne kadar bırak deyip bağirip vursamda o koca bedenle başa çıkamadım. Beni bir odaya ittirip ardından girdi.

"Doktor sen ne yapmaya çalışıyorsun sen ne.."

"Asıl sen ne yapmaya çalişıyorsun sen kimsinki bana gelip senden hoşlandiğımı söylüyorsun."

"Timin önünde bu saygisızlığının bedelini ödiceksin doktor. Haddini aştın."dedikleri karşısında sinirden kızardım. Daha fazla dayanamayarak ordan hızla ayrildim. Odama girdim tam ağlayacaktımki felaket ötesi bir bomba sesi ve sarsilmayla yere kapaklandım aniden gözüm karmaya başladı. İçimi anlayamadığım bir korku sardı. Ve yavaş yavaş gözüm karardı.


Yürekteki Yangın (gözün arkada kalmasın annem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin