Evet, gördüğüm kişi Mert'ti. Bisiklet vakasinda beni yerden kaldırıp kahramanım yerine geçen çocuk. Bebi fark etmeden kendisi için önceden ayrılmış masaya oturdu. Gayet şık görünüyordu. Gri ceketinin içine ceketiyle uyumlu gri bir cepken ve siyah kot pantolunyla resmen gözlerimi alamiyordum. Esmer tenine öyle güzel gitmişti ki bu renkler... neyse canım beni çokta alakadar etmez. Tam gözlerimi kaçırıp önüme donecekken yanına gayet güzel ve hoş giyimli bir kadın geldi. Kadın güzeldi evet ama Mert'ten oldukça büyük görünüyordu. Acaba olgun kadınlardan mi hoşlanıyordu? Allahım ben bunları neden düşünüyordum ki. Kadınlık duygularımla sahiplenmeye çalışmıştım galiba. Ama doğruyu söylemeliyim ki sahiplanilmeyecek çocuk da değildi yani. Mert ayağa kalkıp kadını selamladı. Oturması için kadının sandalyesini çektiğinde kadının ona minnetle baktığını gördüm. Mert bişeyler fisildadiktan sonra kendi yerine geçti. Garsona siparişlerini verip koyu bir sohbete daldılar. Annem benim dikkatle izlediğim yere doğru dönüp " Neye bakıyorsun Dolunay?" Diye sordu usulca. Ben birden paniğe kapılıp "Bir arkasima benzettim anneciğim önemli bir şey yok." Dedim. Annem tatmin olmuş bakışlarını benden çekip koyu muhabbetin içine tekrar daldı. Gecenin yavaş yavaş sonuna gelirken lavabo ihtiyacım için kalkmak zorunda kaldım. İşimi hallettikten sonra aradaki boy aynasından kendime bakıyordum. O sırada telefonuma bir mesaj geldi. Kendimle uğraşmayı bırakıp telefona yoğunlaşmıştım. Mesaj Ayşegül Hocam dandi. O kadar sevinmiştim ki. Sınav sonucumu öğrenmiş tebriklerini iletiyordu. Ben de ona minnet dolu mesajlar attım. Ne kadar da özleyecektim hocamı.. mesajımı attıktan sonra tefonumu çantama koydum. Son bir kez üstümü düzeltmek için aynaya baktığımda Mert'in yüzünü aynada arkamda dururken gördüm. Hayal miydi acaba. Gözlerim kocaman açılmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kocaman koridorda loş bir ışıkta sadece Mert ve ben. Korkuttugunu anlaması geç olmadan " Merhaba. Korkuttum sanırım." Ben" Birazcik" dedim şaşkın halde. Bu halim onun hoşuna mı gitti anlayamadım ama sırıtarak cevap verdi" O gün bisiklete binemeden yere kapaklanan kız olmalısın" dedi. Ben " Evet, ne yazikki beceriksizliğimi orda da konusturmustum doğrudur" dedim. Küçük bir kahkaha attı " Tanıdığım için yanına geldim. Umarım iyi olmuşsundur". Ben " Evet bir sıkıntı kalmadı. Artık bisikletlere daha dikkatli biniyorum" dedim. Gülümseyen yüzü hiç asilmamisti. Elini yanda duran masanın yanına koyduğu zaman bilginde siyah bir dövme gördüm. Dikkatimi çekmişti ama soramadım. Neden sorayım ki zaten 5 dakika ayak üstü sohbette bu kadar mesafe kaydetmenin sonu tehlikeli olabilirdi. Mert " Peki o zaman sakar kız adını öğrenebilir miyim?". Ben yine şaşırmıştım ama cevap vermek lazımdı sonuçta ben onunkini yüzsüz gibi sormuştum " Dolunay". Mert uzun uzun baktıktan sonra "Dolunay, Dolunay. Peki neden bu isim?" Ben " Anneannem bu ismi çok severmiş ondan dolayi" dedim. Mert " Sevdim bu ismi sakar kız. Umarım tekrar görüşürüz. Kendine iyi bak". Cevap vermemi beklemeden arkasını dönüp gitti. Benim ise aklımda hala "sakar kız" muhabbeti duruyordu. Gıcık mıydı bu çocuk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAYIN SESSİZLİĞİ
Ciencia FicciónAykırılık! Neden sana söylenen saçma kurallara zorla uymak zorundasın? Başındaki diktatörler her adımını izlerken. Bu da zor iştir. Peki ya insanlığın geleceği için buna mecbursan? Şimdi seçimini yap. Ya söylenenlere uyup yer altında güneşten, kuşl...