Sabah kalktığımda başım felaket derece de ağrıyordu. Alkol de almamıştım ama neden olduğunu ben de bilmiyordum. Huzursuzca yatağımda dönerken mutfaktan harika kokular geliyordu. İşte o zaman tatilin mükemmelliğinin farkına varmıştım. Artık üniversiteliydim ama hala çocuksu huylarımı atamamistim. Memnundum bu halimden. Güzel bir şeydi bu duygu. Çocuk kalmak... belki de önceden insanların buna ihtiyacı vardı. Bir çikolatayla mutlu olacak kadar kanaatkar olmaya ihtiyaçları vardı. Geçmişin hesabı şimdi bize kesiliyordu. Belki de hepsine lanet etmem gerekiyordu ama yapamıyordum. Hiç mi yolları kalmamıştı? Ne yazık ki bunları düşünmek ve onlara nefret kusmak şimdiyi degistirmiyordu. Belki de ben olacaktım geleceği değiştiren patroniçe. Her neyse bir an önce aşağıya inip davul çalan karnımı doyurmak zorundaydım. Elimi yüzümü yıkayıp suratıma yapışanan dağınık saçlarımı elimle arkaya doğru attım. Pembe çiçeklerle süslenmiş gümüş pijama takımımla dans ederek aşağıya indim. Annem yine harikalar yaratmıştı. En sevdiğim kekikli salata bile vardı. Annemin yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Annem "Ee prensesimiz de uyandığına göre başlayalım artık yemeğe." Ben "Acele etsek iyi olur yoksa midemdeki davul susmayacak". Annem ile gülüşüp yemeğe geçtik çeşit çeşit reçelleri ince belli bardağındaki çayımı ve en önemlisi de kekik kokulu salatami gördükçe iştahım kabarıyordu. Sabah kahvaltısı en sevdiğim ögundu güne başlayacak enerji bana aslında bu yemek sağlıyordu. Caylarımızı keyiflice yudumlarken annemin tedirgin bakışlarını yakaladım. Bir şey mi oldu anneciğim diye sordum Annem "kocaman kız oldun artık üniversitede başlayacaksın Artık birini bulup evlenirsin tek başına bu anacığını nasıl bırakacaksın burada?" Ben "anneciğim olur mu hiç öyle şey? senin her zaman başımın üstünde yerin var Hem o nasıl laf bırakıp gidecekmiş. Ne demek o öyle? Sen benim biricik annemsin üniversiteye geçiyorum diye unutacak halim yok ya" Annemin kıkırdadiğini fark ettim. " hiç belli olmaz o işler Dolunay Hanım gün gelir bir yakışıklıya kaptırır verirsin gönlünü O zaman ne ana kalır ne hatır" Ben üniversiteye geçince gör o zaman anneciğim anamı kalıyormuş hatırımı" Annemle gülerek çaylarımızı içmeye devam ettik gerçekten de üniversiteye geçince değişecek miydim? Aslında Evlilik bana göre şey değildi. Elbette kutsal bir şeydi ama fazla yorucu ve yıpratıcı idi. Belki de evlilikten değil de aşktan korkuyordum. Sevmek ve kavuşamamak ya da türlü engeller. Bu kadar güçlü olduğumu sanmıyordum Belki çok mutsuz olabilirdim Zorba bir adamın elini düşüp hayatımı zindana çevirebilirdim ama iyi ihtimaller hiçbir zaman bitmezdi. Kim bilir belki de beyaz atlı prensim beni bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAYIN SESSİZLİĞİ
Ciencia FicciónAykırılık! Neden sana söylenen saçma kurallara zorla uymak zorundasın? Başındaki diktatörler her adımını izlerken. Bu da zor iştir. Peki ya insanlığın geleceği için buna mecbursan? Şimdi seçimini yap. Ya söylenenlere uyup yer altında güneşten, kuşl...