Sonunda Serap gile varabilmistim. Zile bastım. Kapıyı açan Gül teyze oldu. Kısa boylu,sarışın dünya tatlısı bir kadındı. Serap annesine hiç cekmemisti. Esmer ve uzun boyluydu Serap. Ama sirinligini ve cana yakınlığını annesinden aldığı kesindi. Gül teyze "Hoş geldin kızım. Bizde tam seni arayacaktık." Ben "Küçük bir aksilik yaşadım da ondan geç kaldım" dedim mahcup bir şekilde. Gül teyze beni kapıda tuttuğunun farkına vardı. Hemen içeri davet etti beni. Çantamı alırken gözü dizimde takılı kaldı. "Ayy kızım dizine ne oldu?". Ne olmuştu ki dizime? Eğilip bakınca yoğun bir şekilde kanadığıni gördüm. Demek ılık ılık akan şey kendi kanımmiş. Aman Allahım! Nasıl fark edemedim? Telaştan bakmaya fırsatım olmamıştı ki. O sırada Serap geldi. Bana hoş geldin diyemeden dizimi fark etti. O da küçük bir çığlık attı. "Bekle hemen ilk yardım çantasını getireyim". Beni salona aldılar. Serap tezcanlilikla ilk yardım çantasını kapıp geldi. Dizimi uzattım. İlk başta yarayı temizleyip pansuman yaptı Serap. Daha sonra da gazlı bezle sardı. Ben "teşekkür ederim". Serap " Önemli değil. Ama nasıl oldu bu?" Ben " Buraya yetişmek için bisiklet almıştım. Tabi sakarlığımla binemeden yere kapaklanıverdim." Serap küçük bir kahkaha attı "Ay alemsin Dolunay. Binmeden nasıl başardın düşmeyi?" İkimizde katıla katıla gülmeye başladık. Gül teyze de dahil oldu bize. "Ee kızlar baslamıyacak misiniz derse? Yeterince vakit kaybettiniz zaten" Haklıydı. Bir an önce baslamaliydik. Güçlükle ayağa kalktım. Serap gilin evi de iki katlı, Odası da üst kattaydı bizimki gibi. Gül teyze "Eğer yukarı çıkmakta zorlanırsan burada da çalışabilirsiniz" dedi. Ben "Sıkıntı olmaz çıkarım yukarıya". Güç bela çıktık yukarı. Kitapları önümüze aldık ara vermeden 2 saat çalıştık. Saat 20.30 olmuştu. O sıra Gül teyze usulca içeri girdi. "Size atıştırmalık bi şeyler getirdim kızlar". Teşekkür dolu gözlerle baktık. Daha sonra odadan gidince yine baş başa kaldık Serap'la. Ben " Serap düşünsene yeryüzüne çıkabiliyoruz. Dolunayı doyasıya izliyoruz beraber. Güzel olmaz mıydı?" Serap "Güzel olurdu olmasına da benim hayalim Web site ve kodlamayken yeryüzü yle ne işim var kızım?" Ben "Meslek buna engelse benim hayalini bile kurmamam gerekir öyle değil mi?" Serap ağzındaki kurabiyeyle birlikte "Seninki farklı bir durum Dolunay. Sen orayı istiyorsun ve önünde de bir engel göremiyorum. Ama benim işim öyle mi? Başımızda baba adıyla övünen bir adam var. Eve bile uğradığı görülmemiş. Ben bu durumda yeryüzü hayallerine kapilirsam annem ne hale gelir hele ki kardeşim Enes o bana çok bağlı. Böyle sonu belli olmayan bir maceraya atılacak cesaretim yok." Üzülüyordum Serap a. Babası Serdar amca önceleri ailesine çok bağlı bir insandı. Ama sonraları kendini alkole verdi. Aile,eş,çocuk hiçbir şey umrunda olmadı. İki yıldır da eve çok nadir uğrardı. Her şeye rağmen Serap yıkılmadan ayaktaydı. Onu gerçekten seviyordum ve söylediğim şeylerle onu üzdüğümü hissederek "Özür dilerim amacım seni üzmek değildi" Serap "Hayır ya biliyorum. Önemli değil. Hem belki ilerde bu fikri ikimiz her seye ragmen gerçekleştirebiliriz ha?" Duyduklarıma inanamiyordum. Demek Serap in da içinde yeryüzü aşkı vardı. Ve ben inanıyordum ki bir gün bu süper ikili yeryüzünün anahtarlarını açmayı başarabilecekti:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAYIN SESSİZLİĞİ
Bilim KurguAykırılık! Neden sana söylenen saçma kurallara zorla uymak zorundasın? Başındaki diktatörler her adımını izlerken. Bu da zor iştir. Peki ya insanlığın geleceği için buna mecbursan? Şimdi seçimini yap. Ya söylenenlere uyup yer altında güneşten, kuşl...