Bölüm 11 - Huzursuz Bekleyiş

16.6K 1.2K 292
                                    

İkindi namazını kılmıştık. Ali'yle beraber imamın seslenişleriyle namaz sonrası tesbihatları çekiyorduk. Eğer çok acelemiz yoksa namaz bitince hemen çıkanlardan olmazdık.

33 tane Subhannallah. .

33 tane Elhamdülillah. .

33 tane Allahu Akbar. .

33 tane La ilahe illallah...

Namazdan sonra, tesbihlerle birlikte La ilahe illallah çekmek sünnetir. Bunu öğrendiğimizden beri Ali'yle beraber çekmeye çalışırdık. Kardeşim benim.  Ali takva bir insandır. Sonuçta müslüman olmadığı gerekçesiyle sevdiğinden Allah rızası için vazgeçmek kolay değil. Bir de kızın sevgilisi varmış o ayrı konu tabii. Ali'nin babasının işlettiği bir lokantası vardı. Annesi çok küçükken vefat etmişti. Ali yazları lokanta yoğun olduğu zamanlarda babasına yardım eder, eğer yoğun değilse fuarda çalışırdı. Okulu bitene kadar babasına yük olmamaya gayret ediyordu. Bir abisi vardı, Ömer abi. Evlenmişti, iki çocuğu vardı. Ali yeğenlerini çok severdi her zaman. Allah'ım sen Ali'yi mutlu et..

Namaz çıkışı fuara geri döndük. Öğle vakti çok kalabalık değildi fakat geldigimizde kalabalık olmuştu. Elhamdülillah.  Hemen standa geçip müşterilerle ilgilenmeye başladık.

Yaklaşık bir buçuk saat sonra yoğunluk azalmıştı hafiften. Aliyle oturuyorduk. Ali lafa girdi.

" Mesaj ulaşmıştır. "  tamda düşündüğüm şeyi söylemişti. Aklımdan çıkmıyordu ki. Mesajı öğlene doğru göndermiştik. Şuan ikindiydi, okuldan bile çıkmıştı. Eve varmış olması gerekiyordu.

İçimde bir huzursuzluk vardı. Cevap olarak olumsuz bir mesaj gelme ihtimalinin verdiği bir huzursuzluk. Buna engel olamıyordum. Canım sıkkındı biraz.

"Yengenin işide zor be. Daha anneden izin alacak. Cıngar çıkarsa şaşma." Dedi Ali.  Haklıydı, ama InşaAllah bir pürüz çıkarmazdı annesi.

"Sıkıntı orada zaten. Annesi izin vermesse ne yapacağız?  O zaman bittik biz. Evi mi basacağız? Ne yapacağız? Hasbinallah ya. ."

"Tabikide evi basmayacağız. Biraz medeni ol kardeşim.."  Ali böyle deyince soran gözlerle ona baktım.

"Yengeyi kaçıracağız."

"Medeniyette son nokta! Ali'nin medeniyet anlayışına gel." Ali gülüyordu. "Oğlum senin de düğününü göreceğiz. İşte o zaman düştün elimee.." diye Ali'ye karşı parmağımı salladım. Hele Ali de gönlünü birine kaptırsın işte o gün bak Ali'ye neler yapacağım. O gün intikam günüdür!

Ali kaçıracağız demişti. Şuheda'yı kaçırmak? Bunu düşünmemiştim. Ama düşünmemem, yapmayacağım anlamına gelmezdi. Eğer şartlar bunu gerektirirse yapardım. Fakat bunun için Şuheda'nın bunu istemesi gerekiyordu. Buna izin vermesi... Buna razı olması...

" Sen benim düğünü bırak. Yengeyi kaçırır mısın onu söyle..?"  Ali gözlerini kısmış, kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Cevabımı merak ettiği her halinden belliydi.  Önce derin bir nefes aldım,  sırtımı dikleştirdim

"Gerekirse ve o bunu kabul ederse yaparım.. Kaçırırım..!"  son derece kararlı bir şekilde bunu söyledim.

"Vay kardeşim benim bee! Helal be! " deyip koluma bacağıma yumruk attıktan sonra beni sarsa sarsa sarıldı ve geri çekildi "Bende hemen sizin imam nikâhınızı kıyarım."

"Sen sadece kamet getir yeter! Senin hapşırmandan nikâh felan hak getire..!"  dememle gülmeye başladım . Ali yapmacık siniriyle

"Ama yeter ya! Artık yeter!  Abicim o gün caminin halısı çok tozluydu diyorum sana!  Alerjim var benim! Hapşırırım tabi!  N'apayım öleyim mi?!" ben gülmekten karnımı tutuyordum. Her fırsatta Ali'nin şu müezzinlik macerasını hatırlatmadan geçmezdim. Allah'ım ne gündü ya, salak herif..

Bir Müslümanın HisleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin