Bölüm 6 - Sevinç Patlaması

16.3K 1.2K 156
                                    

Evdeydim. Fuarda Ali'yle işleri bitirmiş ve fuar tenha oluncada standı kapatmıştık. Annem  "aç mısın, neyin var, oğlum niye anlatmıyorsun, ben senin annen değil miyim, çocukların derdini sadece anneler anlar, ateşin mi var, nane limon yapayım sana" gibi sitem ve naz dolu sözler söylemişti. Benim için endişeleniyor ilgilenmek istiyordu. Ama şuan ona birşey anlatamazdım.

   Onu rahatlatmak için alnından ve ellerinden öpüp  "Eminim annelerin efendisi harika yemekler yapmıştır ama oğlun bugün aç degil Fatıma Sultan. Hasta hiç değil Elhamdülillah. Sadece demli bir çay istiyor." annem gülmeye başlamıştı çok şükür.  "Hem sen bugün Kur'an okudun mu? Yatsıya yarım saat var. Kur'an oku sonra namaz kılar yatarsın. " annem gündüz okuduğunu ama yatmadan öncede okuyacağını söylerken mutfağa girdi. Bende odama geçtim.

   Ali'nin kuzeninden haber bekliyorduk. Okul biteli baya olmuştu neden hala haber yoktu anlamıyordum. İnşaAllah ters giden birşeyler olmazdı.

  Allah'ım ben senden bu zamana kadar hep hayırlı,  senin rızana uygun yaşayan,  edepli, dini bilgisi düzgün olan, insanlarla iyi geçinen, annemi ve beni mutlu edecek, eli yüzü düzgün bir eş istedim... Eğer bu iş hayırlıysa kolaylaştır, zorlaştırma, hayırla tamamla... Sen Rahman'sın ve Rahim'sin... Güç senin elinde... Kader senin elinde... Nefes senin elinde...

 

Abdestim vardı. Dolabımdaki rafa uzanıp Kur'an'ımı aldım. Yasin Suresi'ni okuyacaktım. Eğer niyetin temiz, istediğin şey Allah rızasına uygun ve senin için hayırlı ise Yasin Suresi'ni okumadan önce başında ettiğin dua kabul olurdu. Fakat bu üç şart gerekli idi.

  Okumadan önce kapının arkasında asılı duran takkemi başıma taktım. Erkeklerin namazda başı açık -takkesiz- durmaları mekruhtur. Şimdi Kur'an okuyacaktım. Ama yinede takmak istemiştim. Bu takke annemin babama el emeği ördüğü ve babamın yıllarca kullandığı, babamın vefatından sonra bana kalan en değerli hatıradır.

Yasin-i Şerif'i okumayı bitirmiş ve Kuran'ı yerine koymuştum. Annem de o sırada çay getirmişti. Ona teşekkür ettikten sonra kendi odasına gitmişti. Annem başımdaki takkemi sormuştu. Utana sıkıla söylemiştim Kuran okuduğumu. İbadetleri gizli yapmak gerekirdi. Kalpte gösteriş yani riya oluşmasın diye. Kibirden Allah'a sığınırız...

  Ben bu düşüncelerle pencereyi açmış, sakin yaz gecesinin keyfini elimdeki demli çayla çıkarırken telefonumun mesaj sesi beni anlık bir heyecana sokmuştu.

Mesaj beklediğim gibi Ali'dendi. Kuzeninden beklediğimiz haber gelmişti sanırım.

  "Adı: Şuheda " 

yazısını görünce yatağıma doğru yürüdüm ve oturdum. Bu anı ve yazanları zihnime kazımak şuandaki en büyük arzumdu. Telefonun ekranında olan parmaklarım heyecanımın resmi kanıtı gibiydiler. Bu kadar heyecan fazlay degil miydi lan. N'oluyordu bana?

Bir anda Allah'tan Ali yanımda değil diye düşündüm. Yoksa "Oğlum seni hemen yarın evlendirelim. Olmaz bu böyle."  tarzı şeyler söyler ve benden fırçayı yerdi.

Her neyse. Kafamdaki saçma sapan düşünceleri dağıttım ve mesaja odaklandım.

"Adı: Şuheda

Soyadı: Gümüş

Yaşı: 17   (Hadi yine iyisin :D)

Burcu:Aslan

Kilosu: O kadar da değil Fatih!  Saçmalama!

Numarası: 0555 555 55 55

Adresi: ...........................

NOT: Yengemizin en yakın arkadaşının ismini, nelerden hoşlandığını, boykot ürünleri hakkındaki düşüncelerini  ve daha birçok şeyi   öğrenmek istiyorsan 0216 değil şaka şaka.  Yatsı ezanında camiye gel.."

Bunları okur okumaz abdest almaya koştum.  Abdestim olsa bile yatsıyı taze abdestle kılmış olurdum. 

Ayakkabılarımı giyip telefon, anahtar ve cüzdanımı alıp 

"Anne ben Yatsıya gidiyorum. Hadi Selamün aleyküm. ."

annemin "Aleyküm selam" cevabından sonra evden çıktım. Ezan okunmaya başlamıştı. 

"Allahu Akbar. .. Allahu Akbar. .."

Ve ben sarı sokak lambalarının aydınlattığı sokakta yürürken belli belirsiz ve farklı tonlarda

"Şuheda. .. Şuheda. .. Şuheda. .."

diyordum. Arapça'dan geliyordu kelime.  Şuheda "Şehitler"  demekti. Azıcık arapça bilgim vardı.   Anlamı ne kadar da derindi.

"Şuheda fışkıracak toprağı sıksan Şuheda. .."  bunu biraz daha sesli söylemiştim.

"Canı, cânânı, bütün varmı alsın da Hûda!"

Ali'nin sesiydi bu!  Hemen arkamı döndüm. Kardeşim yolun ortasında kollarını kaldırmış bağırarak bu mısrayı okuyordu!

  Mısra bitince kolları havada durdu ve bekledi. Şimdi bende sıraydı! Kollarımı kaldırdım ve;

"Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ!"

bağırarak bende bunu soyledikten sonra Ali sesini kalınlaştırarak

"Kardeşim helal bee!"

onun yanına koşarak gidip sarıldıktan sonra omzuna her yerine yumruk atmaya başlamıştım. İkimizin kahkahası sokağı inletiyordu.

Birlikte İstiklal Marşı'mızın bir kıtasını okumuştuk. Dahası mı vardı!
Ve zaman dursun.  İçinde Şuheda'nın adı geçiyordu. . Gönlümde yer eden imam hatipli kızın adı. .. Kahve gözlü, büyük başörtülü takva üstü takva bir kızın adı...!  Şuheda...

İçim içime sığmıyor ve yaşadığım enerji patlamasını Ali'nin üzerinde uyguluyordum. Cami avlusuna gelmiş ve ben Ali'nin sırtına çıkmıştım. Ali beni zorla tutup koşmaya çalışıyordu.

"Oğlum indir lan yeter!  Amcalar bize bakıyor lan!  Yeter bu kadar. Bu yaştan sonra amcalardan dayak yiyemem ben! Lan kime diyorum!"

Ali beni bırakırken amcanın elini öptü. Ardından ben öptüm.

"Sağolun uşaklarum. Camiye mu celeysunuz?"

"Aha laz amca! "   

Ali böyle diyince öksürdüm ve

"Evet amca evet. " diyiverdim hemen.

"Çok şüçür, çok şüçür. .."   diyerek uzaklaştı amca. .

"Oğlum duyucaktı lan!"  Hem kızıyordum hem gülüyordum.

"Ee n'apıcaz şimdi?  Kızı arayacak mısın? Yoksa evlerini basıp Allah'ın emri Peygamberin kavli ile diyip lafa mı dalacaksın?  "

Harbiden ne yapacaktık biz?

Selamün aleyküm ve rahmetullah :) arkadaşlar yorum ve vote olursa cok sevinirim ve bu zamana kadar yorum yapan herkese cooo...k Teşekkürler. ... seviliyorsunuz :))

Bir Müslümanın HisleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin