Herkes sıradan bir aşk yaşayacak kadar şanslı değildir.
Hani bazılarının sıkıldım deyip uzaklaşmak istediği o monoton aşk var ya; işte o aşkı yaşamak için yıllarca sessiz sessiz ağlayan insanlar var.
Sıradan bir aşkın tüm sıradanlıklarını büyük bir mucize gibi karşılayacak değerde insanlar var.
O aşka susamış, özlemekten yorulmuş yürekler var.
Bazen sadece sevmek istersin mesela, büyük sürprizlerin, hediyelerin, jestlerin, serenatların hiç bir anlamı yoktur.
Sadece sevmek ve gözlerine doya doya, kana kana bakmak istersin.
Herkes gibi yeterince sevmek ve kafi miktarda mutluluğun monotonluğunu yaşamak istersin.
Sabah uyandığında aklına ilk o gelsin mesela.
Tavana bakıp, gülüşünü, gülümseyerek hayal ederken dalıp gitmek istersin.
Söylediği bir sözü başkasından duyduğundaki sırıtışına karşındaki kişi şaşırsın ve sen yersiz güldüğün için utan, istersin.
Çarşıda gezerken gördüğün o harika saatin ya da beğendiğin o tişörtün ona nasıl yakışacağını düşünüp satın almak istersin.
Gece onu düşünürken telefonun ekranında yanan mesaj ışığını farkedip sevinçle, " o da beni düşünüyor" diye düşünmek istersin.
Eline ilk dokunduğunda dünyanın en kıymetli mücevherine, incitmekten korkarcasına tutuşunun heyecanını yaşamak istersin.
Haylaz rüzgar, kokusunu senin yüzüne değdirdiğinde gözlerinin kapanışı ve o huzur dolu kokunun kalbine nüfuz edişini hissetmek istersin.
Tek derdin ; gözlerine, gözlerini kırpmadan neden bakamadığın olsun mesela.
Onu uyurken bile özlemek, kendini gülüşünden başka hiç bir yere ait hissetmemek duygusunu tatmak istersin.
Güzel bir yaz akşamında -sahil kenarı olması şart değil- sıradan bir sokakta, sıradan bir karşılaşma esnasında, kalbinin bedenini dövercesine atışına şahit olmak istersin.
Öyle liseli aşıklar gibi geçtiği yollarda gizlenip, onu görünce bir tesadüfe şaşırır rolü yapmak istersin.
Bazen hiç konuşmadan gözlerine derin derin bakmak, tüm aşkını ve acılarını o bakışa sığdırmak istersin.
Zamanı durdurmanın, sevdiğine sarılarak mümkün olduğunun keşfine varmak istersin.
O kolların seni tüm zamanlar ve mekanlardan soyutlayışını deneyimlemek istersin.
Kelimelerin uzunluğuna bakma.
Tüm bu anlattıklarım küçük ve temiz bir sevmekten ibaret yalnızca.
Sadece sevmekten.
Oysa sevmek yetmez bazen.
Sen olsun istersin , istersin de olmaz hiç biri.
Ne dokunabilir, ne sarılabilir ne de kokusunu değdirebilirsin kalbine.
Öylece seversin hiç bir şey yapmadan.
Tüm duygularını yalnız başına yaşarsın.
Dibine kadar aşktır hissettiğin ama bakalım o cesur mu bu denli bir aşkı taşıyacak kadar.
Sen seversin, belki o da sever seninle aynı ivmede.
Ama bilemiyordur sevmeyi , seni başka kollarda arar.
Başka hayatlar seçer, başka yazgılar, başka sevmeceler belki...
Hani bir de kaderci tavrını takınıp mecburiyetli bahanelerden kendine masumiyet yapar ya...
İşte en çok da o koyar..
Sevemedim dese, beceremedim dese bu kadar yanmaz canın da..
Sana seviyorum der, bir de gider başka bir tene sürer tutkularını...
Hayallerini senden aldığı yetmezmiş gibi , kalbi atan başka bir bedene sokuşturmaya çalışır.
Üzülürsün ama kızamazsın onun bu kendince haklı bahanelerine.
Yalnızca sevmek istersin o seni acıtırken, hâlâ...İşte sıradan sevmek her zaman kolay değildir.
Sen sıradan bir insan ve sıradan bir aşk için göz yaşı dökerken, hayat tüm sıradışı bahanelerini önüne yığar ve kaybedişin çok gürültülü olur.
Öyle sessizce değil , ağlaya ağlaya yitirirsin aşkını ve sıradanlıklarını..Sonra ne mi olur?
Deliler gelirler ve sana deli derler.
Sen asla sıradan sevemezsin adın deliye çıkmışken.
Kimse inanmaz bir delinin aşkına ve bir deliyi kimse sevmek istemez..Yani demem o ki; o sıradan aşklarınızın kıymetini bilin ve sevebildiğiniz kadar çok Sevin.
Çünkü insan bir kere soğudu mu sevmekten, çiçekler bile güzel kokmaktan cayar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Bir Hikaye Değil
De TodoSeni unutmak istemediğimden yazıyorum. Ne o eşsiz hisleri ne de çektiğim eşsiz acıları unutmamak adına.. Olur da bir gün kalbim unutursa, aklımın bir köşesinde kalsın diye...