Ufak Tefek Cinayetler 3. Sezon 5. Bölüm

297 20 20
                                    

Ertesi gün Oya'yla Serhan sert bir kapı sesiyle uyandılar. Ne olduğunu anlamadan aşağıya indiler ve Serhan Oya'ya

"Çekil Oya ben bakarım"

"Olmaz bende gelicem"

Birlikte kapıyı açtılar, gelen İnci'ydi.

"Hoşgeldin İnci hayırdır sabah sabah"

"Hiç iyi değilim hiç Merve benle uğraşmadan duramıyor"

"Noldu? Geç hadi geç, Serhan sen Deniz'i okula bırakır mısın?"

"Tabi.. bırakırım"

İnci'yle Oya oturma odasına geçtiler ve Oya kahve yapıp getirdi.

"Afiyet olsun"

"Saol"

"Ee hadi anlat"

"Anlatıyorum.. bak şimdi Burcu denen bi kadın varmış"

"Ee tanıyorum"

"Heh işte o kadına biri oyun mu ne oynamış yatak odasına aldatma süsü verilmiş"

"Bunun senle ne ilgisi var peki?"

"İşte benim yaptığımı söylemiş Merve, iftira atmış resmen kadın sürekli arayıp duruyor ağzına geleni sayıyor"

"Bu kadarı da yeter ah Merve ah"

"Oya, ne yapıcam şimdi?"

"Ben Merve'yle konuşucam olmaz böyle, sen sıkma canını"

"Tamam.. sizide rahatsız ettim sabah sabah kusura bakmayın"

"Yok canım saçmalama her zaman beklerim yalnız bi daha ki ne kapıya vurmayıp zili çalarsan sevinirim"

İnci'yle Oya gülüşüp sarıldılar. Sonra Oya İnci'yi yolcu etti ardından Serhan geldi.

"Ne olmuş Oya, sabah sabah bu kadar önemli?"

"Merve.. Merve'nin oyunları bu kadın hiç düzelmicek dimi? Bi düzeldi diyoruz sonra geri aynı ama ben göstericem ona arkadaşıma iftira atmak nedir?, Deniz uyandı mı?"

"Evet uyandı, yüzünü yıkıyor"

"Tamam.. Serhan kahvaltıyı hazırlamama yardım eder misin?"

"Tabi kii"

Oya, Serhan ve Deniz Kaan kahvaltılarını yaptılar ve Serhan, Deniz'i okula bıraktıktan sonra şirkete geçti.

Oya ise Merve'ye haddini bildirmek istiyordu.
Sürahiden bir bardak su doldurdu ve sürahiyi masaya koydu. Masanın üzerinde ki limonlardan bir tanesi dilimledi ve bardağının içine koydu bardağını alıp bahçeye çıktı.

Merve, Sarmaşık'ın değişmez kraliçesiydi Kerim ise kralı..

Kerim, uyandı. Yana döndü ve Merve'ye baktı,
Merve uyuyordu o da Merve'yi izlemeye başladı.

Merve uyandı ve Kerim'in kendisi izlediğini fark etti ve

"Günaydın"

"Günaydın"

"Napıyorsun Kerim?"

"Seni izliyorum bebek, çok güzelsin"

"Yaa.. geç kalmadın mı sen işe?"

"Patron benim istediğim zaman giderim biliyosun bu anı hiç bir şeye değişmem"

Merve'yle Kerim birbirlerine sarıldılar ve anı yaşamaya başladılar ardından Mila geldi ve

"Günaydınn"

"Günaydın kızım"

"Günaydın Mila"

"Nasılsın meleğim?"

"İyiyim anne kahvaltıya inmiyormuyuz?"

"İniyoruz, hadi Kerim inelim"

"Tamam bebek"

Merve herkesten önce mutfağa gitti ve Rachel'in kahvaltı hazırlamasına yardım etti.

"Rachel'cim şu paket meyve sularından alma bir daha konsantre onlar biliyosun bu arada bugün işim var biraz Mila'yı okula sen bırakır mısın bugün?"

"Tamam Merve Hanım"

Hava çok güzeldi.. güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Kerim işe gitti, Rachel'de Mila'yı okula bıraktı.

Pelin'de Berk'i okula bıraktıktan sonra bu güzel güneşli havayı değerlendirmek için üstünü değiştirip eşofmanlarını girdi ve koşuya çıktı.

Koşarken Emre'yle karşılaştı ama görmemezlikten geldi ve koşmaya devam etti.

Arkasından Emre

"Peloo"

"Dursana bi yaa"

Pelin arkasına baktı ve sonra Emre'ye doğru yürüdü.

"Ne var Emre?"

"Noluyo ya sabah sabah bi günaydın yok mu?"

"Bilmem yok galiba"

"Pelo bak ben seni çok özledim, kokunu tenini"

"Ne diyorsun sen ya"

"Sende seviyorsun beni yalan söyleme"

"Ben gidiyorum Emre, terim soğuyacak"

"Dur bi şey söylicem"

"Söyle"

"Burcuyla ayrılıyoruz"

"Ee bana ne? Gidiyorum ben"

"Git git Pelo git hep bırakıp gittin zaten"

Emre, Burcu'dan ayrılacağına üzülmüyor değildi. Ama Burcu'nun para göz bi insan olduğu ve kendisi aldattığını düşündükçe üzüntüsünü dindiriyordu.

Pelin, duyduklarına sevinmişti Burcu'nun Sarmaşık'tan gitmesine sevinmişti ama Emre'nin diğer dedikleri kafasını karıştırmamış değildi.

Pelin koşudan eve döndü ve duş aldı.

Emre, eve gitti artık boşanacaklardı Burcu'yla.
Zili çaldı ve Burcu kapıyı açtı.

"Hayatım döndün demek"

"Dönmedim Burcu eşyalarını topla evimden gidiyorsun ve bizde boşanıyoruz"

"Ne.. ne diyorsun?"

"Doğru duydun hadi elini çabuk tut bi kaç saatin var"

"Emre yapma ya gel konuşalım halledelim"

"Bizim konuşacak bi şeyimiz yok Burcu"

Burcu için artık Sarmaşık'tan gitme vakti gelmişti ama hala bi yerlerden tutunmaya çalışıyordu. Ama yapamadı.

Ufak Tefek Cinayetler 3. SezonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin