1- Amazon Anakondası

16 3 0
                                    

Camdan, bana 'Sakın terbiyesizce davranma oralarda!' diye alttan alttan işaretler gösteren anneme gülümseyerek el salladım. Ağzımdaki sakızı edepsizce çiğnerken, yanımda oturan Baran'a döndüm. Kendisi, bir kitap kurdu. Zaten bu yaz okuluna gitmemizin, onun açısından amacı hem keyif çatıp hem okula gitmekti.

Göbeği dayılara benzeyen tatlı otobüs şoförü keyifli bir biçimde; "Antalya'ya yol başladı, hayırlı yolculuklar efendim!" dedi.

Baran'a saçma sapan bakışlar atıyordum, o ise kitaptan bakışını kaldırmadı. Dikkatini çekmeye çalışıyordum. "Yav baksana!"

"Ne var?"

"Yok bir şey."

Bu anlamsız şeyden sonra gözlerini tripli bir şekilde çevirdi. Ben de önüme döndüm ve kulaklığımı takıp, favori şarkılarımdan açtım. Ardından biraz uyuklamam gerektiğini hatırlattım. Çünkü saat henüz sabahın sekiziydi.

Yaklaşık bir saat sonra, yola çıkmadan kahvaltımı yaptığım halde acıktım. Boğa burçlarını görebilir miyim?

Kulaklığımı çıkartıp, arkamda duran sırt çantama döndüm. O bahaneyle Baran'a döndüm. Baran ise, ne oynuyordu o? Tabi ya, sizce klasik bir erkek ne oynayabilirdi ki...

Çantamdan pembe saklama kabımı çıkardım. Ardından çantamı sessizce kapatıp önüme döndüm. Saklama kabının kapağını açtım ve o sırada Baran'ın beni izlediğini gördüm. Şerefsizce sırıtıp elini saklama kabıma daldırdı ve bir eliyle yaklaşık üç tane çilek aldı. Evet tam bir amazon anakondası. Ama ben ne mi yaptım, sırıttım.

Çileklerimi yavaş yavaş yerken biraz dışarıyı izledim. Çileklerime döndüm ve bir şey fark ettim, bunlar ne ara bitmişti! Kafamı yavaş yavaş Amazonlu Baran'a çevirdim. O ise sırıtıyordu. Yine!  Ağzımı 'salak' diye oynatmamın ardından kabı kapatıp çantama tıktım.

Yolun bitmesine az kalmışken tatlı göbekli kaptan, "Si, si deneme bir-ki-üç. Sayın yolcular, şehir içine girmiş bulunmaktayız. Yaklaşık on beş dakika sonra varacağız gibi görünüyor. Teşekkürler."

Bir oh çektim, ardından o on beş dakikada telefona bakmaya karar verdim. İnternetimi açtığım gibi arizona kertenkelemden üç mesaj geldiğini gördüm -ikizim, Gökdeniz-

Kertenkele Yakışıklısı: "Pişt, kız niye haber vermedin Antalya'ya geldiğini!"

Kertenkele Yakışıklısı: "Lan kime diyorum ben!"

Kertenkele Yakışıklısı: "İyi be görmezsen görme."

Bu kadar mesajın ardından ikizimin Antalya'da olduğunu hatırladım. İki gün önce bir proje için gitmişti fakat projenin bugün bitmesine rağmen beş gün daha tatil için Antalya'da pahalı bir otelde kalmaya karar vermişti. Onla gitmeyi çok istemiştim ama yaz okulunun benim için daha yararlı olduğuna karar vermiştik.  Onu aramalıydım. Kulaklığımı taktım ve ARA'ya tıkladım.

"Hey şapşik!" ama otobüsü uyandırmasaydın iyiydi Gökdenizcim...

"Biraz sakin ol! Yoldayım, ve evet haber vermeyi unuttum."

"Aferin sana. Anneciğim olmasaydı haberim olmayacaktı bile. Konumunu atıyorsun okula varınca!"

"İyi be, öptüm."

"Ben de çileğim."

Bu kısa konuşmanın ardından kulaklığımı çıkarıp, üstümdeki gerginliği atmak üzere güzelce koltuğa yaylanmaya karar kıldım. Zaten kalmıştı beş dakika, neyine yaylanıyordum! "Kalk kızım kalk." diye minik bir ses ile söylendim kendime. Ardından kulaklığım dahil tüm eşyalarımı çantama tıktım.

"Gökçe onları asla ben taşımam." Bu çocuk nereden biliyordu?

"Müneccim misin sen mübarek!"

"Hee, okuldan sonra gidip fal da bakıyorum."

Sırıttım.

"Sayın yolcularım! Okula gelmiş bulunmaktayız. Yolculuğunuzun güzel geçtiğini umarak iyi tatiller dilerim."

"Sen öyle san!" diye çığırmamın ardından çantamı Baran'ın eline tutuşturarak sıcacık olmuş koltuğum dan kalkt-

Kalkamadım...

Çünkü birinin üstüne düştüm. O biri de otobüsün yan koltuğuna düştü. Ve umarım o yan koltuk boştur...

Yavaş yavaş yerimden kalkmaya ve o minik şoku atlatayım derken aynı zamanda düştüğüm kişiye bakmaya çalışıyordum.

"Galiba birilerinin daha ayakları uyuşmuş." bunu dediğine göre kızmamış olmalıydı, değil mi?

Kumral ve kıvırcık saçlara sahip, büyük kahverengi gözleri olan ve atletik vücudu olan karizmatik bir çocuk duruyordu karşımda!

"Kızmamışsındır umarım?"

"Beni koltuğa düşürürken belimin minikten çizilmesi hariç sorun yok."

"Ayy, çok özür dilerim ama benim suçum yok, bacaklarıma istediğin kadar kızabilirsin!"

Araya kahkahalar girince arkama bakma gereğinde bulundum. Baran en karizmatik gülüşüyle bana bakıyordu.

"Allah cezanı verdi bak."

"Kalbin temizmiş o kadar."

Araya henüz tanımadığım Brad Pitt yüzlü çocuk girdi;

"Ee anlaşılan sizle aynı okulda olacağız, numaramı verebilirim. İlk arkadaşım siz olursunuz."

"E olur kardeşim, ilk adın ne onu öğreneydik." dedi Baran.

"Ben Çağan. On birinci sınıfım, siz?"

"Ben Baran."

"Ben de Gökçe. İkimiz de on birinci sınıfız."

"Memnun oldum."

"Biz de."

"E o zaman numaramı yazın isterseniz."

"Tamam." dedim ve Baran'ın arkasında duran çantamdan tükenmez kalem ve minik bir notluk çıkardım.

"Eve gidince geçiririm artık."

"Sıfır beş yüz otuz..."

"Tamamdır,  artık inelim. Hem Gökçe'nin ikizi de bekliyor, değil mi Gökçe?" Deyip kolumdan sürüklemeye başladı Baran.

Ben ne olduğunu anlayana kadar,  otobüsten inmiş, valizleri görevli amcadan almış ve yaz okulunun kapısına varmıştık.

"Ne oluyor Baran?"

"O çocuğu tanıyorum. Odaya gidince anlatırım."

Şimdiden şaşırmış, korkmuş, karmakarışık duygulara kapılmıştım. Ama zaman, tatil zamanıydı. Bunları düşünerek geçirmemeliydim.

"E burada yüzlerce bina var Baran?"

"Dur bakalım. Bizim binamız C4 ve G'ye kadar bina var. O zaman bizimki soldadır, ve ortadadır."

"O zaman şuradan gidelim."

Minik bir patikadan ilerliyorduk. Yemyeşil ağaçlar burayı âdeta minik bir koru gibi gösteriyordu.

"Baran, elma ağacı var!"

"Bak, orada da armut. Gökçe sen mal mısın? Neresinde elma var onun?"

Birlikte gülüşürken Sol tarafta bordo boyalı ve üç katlı,  kapısında kocaman C4 yazan binayı gördüm.

"Bak, burası!"

Sağ elimdeki valizimi sol elime aldım ve kapıyı açtım. Baran'ın iki eli de doluydu, yetmemiş gibi ona kendi çantamı da taşıttırıyordum. O yüzden tabi ki benim açmam gerekirdi kapıyı.

Merhaba okuyucularım! Hoşgeldiniz. Bu kitapta çılgın, komik, romantik ve daha da fazla senaryolar olacak. Umarım seversiniz. Teşekkürler şimdiden...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bana Yanıldığımı SöyleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin