Geceden kalma göz yaşlarımın kuruyup yerine verdiği kızarıklık, şişkinlik ve acıyla araladım bir çift mavi gözlerimi. Kendimi berbat hissediyordum.
Gözlerimin ağrısı güneşin ışığıyla birleşince birden elimle yüzümü kapattım ve yerimden hızla kalkıp penecereye doğru yürüdüm. Aslında perdeyi kapatmak istemiştim ama içimdeki yalnızlığa yenilmeyip pencereyi açtım ve derin bir nefes aldım.
Hala gözlerimi açmakta zorlanıyordum.
Sessiz çığlıklarımı misafir ediyordum geceleri yalnız ve karanlık dünyamda.
Hayatı henüz anlayamamıştım yada yeni yeni anlamaya çalışıyordum.
Hızla düşüncelerimden sıyrılıp odamın kapısına yöneldim ve lavaboya yürüdüm. Aynaya bakınca yüzümü hüzün ve acıma duygusu kapladı. Kendime acıdım aman Allah'ım ne kadar da acizim!
Gözlerim kızarmış ve şişmişti. Yüzüm sararmış ve gözaltlarım morarmıştı. Saçlarımı geriye doğru itip yüzümün soğuk suyla temas etmesiyle irkildim ve kendime geldim.
...
Artık alışıyordum yokluğuna. Aslında kendimi bu kadar yıpratmam bile hataydı beni çok sevdiğini söyleyen ama hayatımdan haber vermeden çıkıp giden biri için...
Artık ağlamayacaktım dün gece söz vermiştim kendime. O beni çıkarmıştı hayatından tam üç aydan beri telefonlarına ulaşamıyordum ondan haber alamıyordum ve farklı bir şehire gitmişti.
Lanet olsun nasıl da tanıyamamışım onu ? Beni terketmeden daha birgün önce yanımda farklı üniversiteleri kazandığımız, ayrı kalacağımız için gözleri dolmuştu ve hatta ağlıyordu beni hiç bırakmayacağının asla unutmayacağının sözünü vermişti ve benden de aynı sözü vermemi istemişti. Peki ne olmuştu da birgün de bunların hepsini unutabilmişti?
Galiba çabuk alışmıştı yokluğuma yada yeni gittiği yere...
Dediğim gibi kendime söz verdim ağlamayacaktım, düşünmeyecektim ve hayatıma geri dönecektim..
''Eylül ? Kızım kahvaltı hazır sen hala hazırlanmadın mı geç kalacağız.''
Annemin sesiyle bi anda irkildim. Kendime gelmem için okula 1 ay geç başlayacaktım ve bugün beni üniversiteye bırakacaktı annemler.
''Eylül?'' Ses gittikçe yaklaşıyordu ve odamın kapısı açıldığında annem karşımda duruyordu. ''Kızım sana sesleniyorum duymuyor musun? Neden hala hazır değilsin kahvaltı hazır geç kalıyoruz.''
Yanağına iyi olduğumu göstermek için kocaman bir öpücük kondurdum ve gülümseyerek; ''Yüzümü yıkıyordum sultanım duymamışım. Hemencecik giyinip iniyorum annecim çayımı doldurabilirsin.'' Gülümsemeye devam ettim. Gerçekten mutluydum nedeni bilmediğim bir mutluluk hissi oluşmuştu bir anda içimde.
Annem bana sıkıca sarıldı gözlerindeki hüzünlü karışık mutluluğu görebiliyordum. Bir anda gözleri doldu ''Canım kızım benim seni böyle görmeyi nasıl da özlemişim.'' İki eliyle yüzümü kavradı ve gözlerimin içine bakarak ''Her zaman yanındayız bunu unutma olur mu ? Ne olursa olsun ailen yanında. Bir telefon kadar uzağındayız. Ne olur aklım sende kalmasın kızım. Kendine dikkat et ve kendini önemse lütfen''
Kendinden emin bir ses tonuyla
''Merak etme annecim, herşey yolunda'' dedikten sonra yanağını iki parmağımın arasında sıkıştırdım.
Annem odamdan çıktıktan sonra aynaya baktım kendime bir göz kırptım. Giyinmek için dolabımı açtım mavi geniş paça pantolonumla beyaz yaldız işlemeli bluzumu kombin ettikten sonra altına beyaz dolgu topuklu ayakkabılarımı giymek için çıkardım. Saçlarımı açık bıraktım doğal hali düzdü saçlarımın ve gayet güzel görünüyordu. Gözlerime mavi kalem sürdüm biraz da rimel ve pembe rujumla tamamlayıp yanaklarımı da renk kattıktan sonra artık hazırdım. Son bir kez aynada kendime baktıktan sonra çantamı alıp odamdan çıktım. Mutfağa geldiğimde annem, babam ve kardeşim kahvaltı masasına oturmuş beni bekliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül Zamanı
RomanceMerhaba sevgili Wattpad okuyucuları; Öncelikle herkese sevgi ve selamlarımı iletiyorum ayrıca şimdiden yapacağınız olumlu/olumsuz yorumlar için teşekkür ederim. Önerileriniz, eleştirileriniz ve güzel dilekleriniz her zaman bir yazar için gurur kayn...