Ne yalan söyleyeyim; bu kadar okunma,oy ve yorum beklemiyordum. Okuyanlara, oy verenlere, yorum yapanlara çok, çok teşekkürler.Aldığım eleştirilerle kendimi daha iyi yapmaya çalışıyorum. Altıncı bölüme kadar bölümler ilahi bakış açısıyla olacak, altıncı bölümden sonra da kahramanın, yani Merve'nin ağzından olacak. Bu benim ciddi olarak yazdığım ilk hikayem. Desteklerniz için sonsuz teşekkürler.Bu arada bölümler her çarşamba ve pazar gelecek. İyi okumalar. ^^
1 Eylül 2008
Can, bisikletini hevesle süren Merve'ye bıkkınlık ve mutluluk karışımı bir ifadeyle baktı. Mutluydu, çünkü Merve mutluydu; bisikleti öyle bir mutlulukla sürüyordu ki Can onun mutluluktan uçacağını sanıyordu. Ama bıkkınıdı, çünkü Merve aylardır onun bisikletini kullanıyordu, Can okuldayken sürmesine kızmıyordu. Okuldan geldikten sonra bile sürmesine kızıyordu.
"Merve? Bisiklet turu yapmak istiyoruz gelmek ister misin? Ah, bir dakika,senin bisikletin yoktu değil mi? "
Bu ses Ceren'indi. Ceren, Merve'nin baş düşmanıydı; Merve'yi sürekli eleştirir, Merve'nin onu eleştirmesine izin vermezdi. Merve ona o kadar sinir olurdu ki, eğer Ceren yanıyor olsaydı ve Merve'nin de elinde su olsaydı suyu içerdi. Tuzlu olsa bile.
Ceren'in patlattığı sinir bozucu kahkahayı duyunca, Merve dayanamayıp "Benim bisikletim var bir kere,tamam mı? Can bu bisikleti bana verdi, " dedi.
O an Can'la göz göze geldiler.
Merve'nin utandığı kadar Can da şaşırmıştı. Onu hayatında hiç bu kadar sinirli görmemişti. Suratına kararlı bir ifade yerleştirip Merve'nin yanına gitti. "Evet,bisikletimi ona verdim. "
Merve'nin rahatlamasını belli edercesine verdiği derin nefesini duydu, sonra da minnetle bakan gözlerini görüp yaptığı şeyle kendiyle gurur duydu. Ceren gidince Merve bisikleti özenle yere bırakıp Can'a sıkı sıkı sarıldı . "Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim. "
Can da sıkı sıkı sarılınca Merve'nin pişmanlık hissi yok oldu. Can'ın yanağından öpüp koşarak yetimhaneye girdi. Odasına girerken, Zeliha Teyze'nin sesini duyup mutfağa gitti.
"Merve, şimdi senden her zaman istediğimden daha farklı bir şey isteyeceğim." dedi gözlerini kısarak. Merve heyecanla başını salladı. Özellikle hediyeyi merak ediyordu!
"Bu sefer makarna yapacağız. Bana dolaptan istediğin bir paket makarna getirir misin?" Merve hızlıca dolaptan seçtiği makarnayı getirirken Zeliha Teyze de tencereye su doldurdu.
"Şimdi bütün paketi tencereye boşalt." Merve hevesle Zeliha Teyze'nin dediğini yaptı. Bir avuç tuzu tencereye döktükten sonra karıştırdı. Sabırsızlıkla pişmesini bekliyordu.
"İşte bitti. Şimdi ben sosunu hazırlayacağım ve sen de karıştıracaksın,tamam mı? " Hızlıca başını salladı. Zeliha Teyze sosunu hazırladıktan sonra makarnaya döktü ve Merve de karıştırdı. Makarna yaptığı için kendiyle gurur duyuyordu. "Hediyeni merak ediyor musun? "
Zeliha Teyze'nin sesiyle kendine gelip hızlıca kafasını salladı. Çekmeceye doğru koştu, ama çekmecenin boş olduğunu görünce hayal kırıklığına uğrayıp gözleri dolu bir şekilde Zeliha Teyze'ye baktı. Zeliha Teyze kıpkırmızı ruj sürdüğü dudaklarıyla tebessüm etti. "Hediyen bu sefer çekmecede değil, kapının önünde. "
Merve yerinden sıçrayıp hızla binanın dışına çıktı. Kapının önünde bir bisiklet duruyordu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCAN
General FictionHastane odasının kapısından nefes nefese içeri girdim. Can'a baktığımda kolunda serum vardı. Hasta elbisesi üzerinde çuval gibi duruyordu; kıpırdamıyor, gözleri sonuna kadar açık bir şekilde tavana bakıyordu. Çıkardığım gürültüden dolayı beni duymuş...