Bu ilahi bakış açısıyla yazılmış son bölüm. Keyifli okumalar!
13 Ağustos 2012
Merve yetimhanenin "Erkek Yatakhanesi" yazan kapının pervazında, gizli gizli Can'ı izliyordu. Can artık 18'di; Boğaziçi Üniversitesi'nde Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünü kazanmıştı. Gidiyordu. Bu odadan, bu yurttan, bu ilçeden. Tümüyle. Artık ağladığında göz yaşlarını silen biri olmayacaktı. Zeliha Teyze'nin verdiği hediyeleri bölüştüğü biri olmayacaktı, artık en iyi arkadaşı Can olmayacaktı. 18 yaşını doldurduğunda yetimhaneden gidileceğini öğrendiğinden beri bu günden korkuyordu.
Can'a baktığında, onun da suratındaki ifadenin kendisinden pek farklı olmadığını gördü .Bu ifadeyi biliyordu. Can ne zaman mutsuz ya da ağlamak üzere olursa suratında böyle olurdu: Dudakları sarmış, gözü dalgın ve sürekli saçıyla oynar olurdu.
Merve'nin de hali pek farklı değildi. Bir yıldan fazladır tedirgindi ve son bir aydır her yıl sevindiği gün, yani Can'ın doğum günü onda mutsuzluktan başka hiçbir his uyandırmıyordu. Ağlamak istiyordu ama ağlayamıyordu. En nefret ettiği histi belki de. Can "Sen merak etme, ben fırsat buldukça yanına gelirim senin sıkma canını, " demişti; ama ya üniversitede güzel bir kız bulup onu unutursa? Can her zaman "Benim için sen herkesten, her şeyden önemlisin. Sen benim her şeyim, ailemsin," derdi. Ama erkek milleti, daha iyisini bulunca iyisini unutmaz mıydı? Ya hemcinsleri? Can yakışıklıydı; aynı zamanda zeki ve fitti de. Az mı yardım etmişti mekik çekmesi için? Oradaki kızlar Can'ı kaçırmazlardı ki!
Kapının pervazında kendisini izleyeni gördü Can; elindeki son bavulu da yatağının kenarına koydu ve kollarını iki yana açıp yüzündeki buruk gülümsemeyle diz çöktü. Küçüklüklerinden beri yaparlardı bunu. Merve de yüzündeki buruk gülümseme ve dolu gözleriyle Can'ın açık kollarına sarıldı. Hem de sımsıkı. Can'ın kokusunu içine çeker çekmez gözünden bir damla yaş süzüldü ve dudağından bir hıçkırığın çıkmasına engel olamadı. Merve'nin hıçkırığını duyunca Can daha sıkı sarıldı Merve'ye; çünkü eğer daha sıkı sarılmazsa kendisinin de ağlayacağını biliyordu.
"Ziyaretine geleceğimi biliyorsun, üzülme bu kadar." Sesi titremişti bunları derken. Kolay mıydı?16 yıllık arkadaşıydı o, kardeşiydi, tüm ailesiydi. Ama yarın ayrılıyordu.
"Ben de gittiğin üniversiteyi kazanacağım."
Can Merve'ye güveniyordu. Merve bir şeyi kafasına koyduğu zaman, er ya da geç yapardı. Hem onu bu seneye kadar Can çalıştırmıştı!
"Sıkıyorsa gelme," dedi Can neşe katmaya çalışarak .Hala sarılıyorlardı. Ayrılmak istemiyorlardı ki. Bu son günleriydi zaten. Yatma saati de gelmek üzereydi.
Can birden geri çekildi, Merve'nin omuzlarını hala tutuyordu. Gözleri yaşlıydı ama pırıltıları da seçilebiliyordu. "Bence bu gece birlikte uyumalıyız."
Merve niin gözleri kocaman oldu. İyi de, bu yasaktı ki!
"Yasak diyeceğini biliyorum. Ama herkes bizim dostluğumuzu biliyor .Bence bir şey demezler. Bir saat sonra yanıma gelirsin."
Öyle bir hevesle söylemişti ki, Merve'nin hayır demesine imkan yoktu .Merve başını sallar sallamaz dadılarının "Haydi, yataklara" demesi koridorda yankılandı. Ama onlar için sorun değildi. Nasıl olsa bir saat sonra birlikte uyuyor olacaklardı.
Merve ve Can için de bir saat geçmek bilmedi. Bir saatin sonunda,Merve yatağından yavaşça kalkıp en küçük ve sessiz adımlarıyla erkek yatakhanesine gitti. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdi; Can'ı kollarını kafasının altında birleştirmiş, sırtüstü yatarken görünce gülümsedi. Yanına gidip olabildiğince korkutmadan yanına yattı. Can da kolunu direkt Merve'nin başının altına koydu. Onlar için huzur buydu.
Ama bir şeyi unutmuşlardı. Dadıları her saat başı kontrol ediyordu yatakhaneleri.
Serra Dadı, erkek yatakhanesine girdiğinde Merve ve Can'ı sarılmış halde görünce ince kaşları çatıldı. Kısa ve bakımsız saçlarını geriye doğru attı. "Merve, senin burada ne işin var?"
Merve birden titredi. Soğuk terler dökmeye başladı. Ama Can soğukkanlılıkla "Bugün benim son günüm, Serra Abla, o yüzden," dedi .Serra Dadı'nın bakışları yumuşadı. Yüzüne bir tebessüm kondurdu. "Zaten bu gece vardiyası benim; sessiz olun, tamam mı?"
İkisi de hevesle başlarını salladılar.
O gece, Merve ve Can, ilk defa anne ve babaları olmadığından değil de, başka bir sebep için ağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCAN
General FictionHastane odasının kapısından nefes nefese içeri girdim. Can'a baktığımda kolunda serum vardı. Hasta elbisesi üzerinde çuval gibi duruyordu; kıpırdamıyor, gözleri sonuna kadar açık bir şekilde tavana bakıyordu. Çıkardığım gürültüden dolayı beni duymuş...