3.Bölüm: UYUZ KAHRAMAN

521 41 16
                                    

Neden canım kahve çekmişti ki? O güzelim soğuk kola varken ben neden kahve almıştım ki? 

"Ahh.. " Elim çok acıyor. Neyse ki okulda hemşire vardı. Min ho ne kadar bir şeyim yok desede arkadaşları onu hemşirenin odasına götürmüştü. Fırsattan istifade Sude'de beni onların arkasından götürmüştü.  Benim elim bu kadar çok acıyorsa kim bilir Min Ho ne halde?? 

Hemşire tedavimizi yaparken zil çalmıştı.

"Min Ho kendini iyi hissediyorsan biz derse gidiyoruz. "

Tamam manasında kafasını sallamıştı. Ben de Sude'yi yollamıştım. Kız benim yüzümden dersinden olmasın.

İkimizinde tedavisi bitmişti.

"Çocuklar ciddi bir yanık değil ama okul çıkışı bir yanık kremi alsanız iyi olur. Geçmiş olsun. "

İkimizde hemşireye selam verip odadan çıktık. Allah'ım ne yapmalıyım?  Özür dilemeli miydim? Ahh.. Böyle bir sakarlığın özürü mü olur? 

O kadar çaresiz bakıyordum ki çocuğun suratına en sonunda dönüp bakmıştı.

"Ne kadar beceriksiz bir kızsın sen. O kahveyi üzerime dökmeyi nasıl becerdin?"

"Be..Be..Ben gerçekten özür dilerim. Bilerek olmadı. Seni göremedim. "

"Benden sana tavsiye: gözlük al.  Sen okulu biterene kadar beceriksizliğinle  milleti  öldürürsün."

"Hoooopp..Yavaş gel. " Bingo..  İç sesim bu sefer haklı. Ne oluyor ya?

"Pardon ama okulun popüler çocuğu olman bana böyle konuşmanı gerektirmez. Kendini bir şey sanıpta benimle uğraşama. Bu da benden sana tavsiye. "

HAHAHA...  Kapak yaptım ya laa.. Onun konuşmasına izin bile vermeden arkamı dönüp yürüdüm. Ben de o göz var mı?  Konuşturmam onu. Sonra rezil olan ben olurum.

Ben sınıfa gittiğimde ders bitmişti. Okulun kapısının önünde Jin Kyoung'u beklemeye başladım.  Bilin bakalım beklediğim kişi yerine kimler geliyordu.

Uyuz Min ho ve arkadaşları...

Bana nasıl ters bakıyordu anlatamam.  Benimde ondan az kalır yanım yoktu.  Tam ağzını açmış bana bir şey söyleyecekti ki karşıdan Jin Kyoung'un geldiğini gördüm.

Min ho'ya havalı bir bakış atıp Jin Kyoung'un yanına doğru yürüdüm.

Jin Kyoung bir şeyler sezmiş olmalı ki bana garip garip bakıyordu. Yurda girdiğimiz de dayanamadı.     

"Beyza Min ho ile aranda kötü bir şey mi oldu? "

Bugün olanları en başından Jin Kyoung'a anlattım.

"Çok iyi yapmışsın ben de çok gıcık oluyorum onun bu tavırlarına. Türk olmasaydın eğer kalbini kırardı ama senin onu daha tanımadığını falan düşünmüştür. "

Bu gece sırf Min ho ile ilgili konuşmuştuk. Onun ne kadar gıcık olduğunu , diğer kızlara karşı nasıl davrandığı falan...

...

Ahh uyanmak niye bu kadar zor? Uyanmasak olmaz mı?  Bütün  gece Jin Kyoung ile Min Ho hakkında konuşmuştuk.

Hala konuştuklarımız aklıma geldikçe gülüyorum.

Bugün tatildi. Alarmımı saat 6 ya kurmuştum. Ben sporsuz yaşayamayanlardanım. Kalkıp hazırlandım. Jin Kyoung'u uyandırmamak için parmaklarımın ucuna basıyordum. Kulaklığımı da takıp yurttan ayrıldım.

Hava çok güzeldi. Hafif esinti vardı ama olsun ayılmamı sağlar. Her spora çıktığımda kendimden geçiyorum. Şarkıya kendimi kaptırıp hayallere dalıyorum. Sanki başka bir dünyaya geçiyorum.

Deniz kenarı çok güzel görünüyordu. Gidip oraya oturmak geçti bir an aklımdan. Sabah olduğu için fazla arabada geçmiyordu.

İki üç attım ama bir anda büyük bir gürültünün bana yaklaştığını hissettim. Kulaklığım olduğu için korna sesini duymamıştım. Allah'ım tam da  yolun ortasındayım.  Korkudan ayaklarımı kımıldatamamıştım. Araba korna çalarak bana yaklaşıyordu. İç sesim " Artık yolun sonuna geldin. Al Kore Kore diye tutturdun,  bak neler geldi başına " demeye başlamıştı. Tam o anda birinin beni çektiğini hissettim.

İkimizde kaldırama düşmüştük. Aslında o kaldırama düşmüştü ben de onun üstüne. O korkuyla gözlerimi öyle sıkı kapatmıştım ki gözlerimi açtığımda karşılaştığım manzara karşısında bu sefer ağzım açık kalmıştı.

Min Ho yerde ben onun üstünde. Beni nasıl kurtardığına mı saşırayım yoksa şu an ki manzaraya mı?

*** Umarım bu bolumu begenmissinizdir. Voteler cogalırsa cok sevinicem. Digerki bolumu heyecanla bekleyin.  ^_^

HAYALLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin