1.1

75 7 1
                                    

   9 numaralı masanın boşlarını topluyordum. Yarısı tabakta duruyordu, sanki süs olması için alınmış gibi.
   Saate baktım, mola vakti gelmişti bile. Hızlıca tabakları topladım ve Soobin'in yanına gittim.
    "Ben molaya çıkıyorum, akşama kadar çıkamam sonra. Sende gelecek misin?"
   "Zamanın farkında bile değilim, dalmışım. Hadi gidelim."

   Boş bir masaya geçtik, Soobin yine zenginler hakkında konuşuyordu.
   "Ayh...! Daraldım, bıktım, sıkıldım. Zenginler, zenginler! Anladık bu kadar uzatmaya gerek yok."
   "Sende hayal et. Zenginsin,  magazin peşinden koşuyor."
   "Ben önce okulumu bitirsem daha iyi olucak."
   "Gözlerini kapat... Hadi kapat!"
   "Soobin yemek yiyemeden zamanımız bitecek."
   " Kapat iki dakikalık."
   Soobin'in dediğini yaptım, gözlerimi kapattım. Soobin anlatmaya başladı, gözlerimin önünde film şeridi gibi akıyordu her şey. Güzel, şık ve pahalı bir şekilde giyinmiş ben, arkamdan gelen kameralı insanlar, bavullarımı taşıyan bir görevli. Her şey harikaydı, o hayalin içinde yok olmak istemiştim adeta!
   " Mola sırası bizde, içeriye geçin. Müşteriler geldi."
   "Peki."

   Soobin de ben de yemek yiyememiştik. Restorana göz gezdirdim, ağzına kadar doluydu. Acaba kim toplayacak bu masaları diye düşünüyordum. Herkes konuşuyordu, acele ediyordu... Sosyete bu muydu? Saçma.
   "Bak seninki geldi!"
   "Hıh... Benimki mi?"
   "Baksana oraya!"
   Yine o gelmişti. Muhteşem takım elbisesi, rugan ayakkabıları ve asla değişmeyen kol saati, tam anlamı ile muhteşemdi. Şanslıydım. Gazetelerde gördüğüm kişileri gerçektede görebiliyordum, önemlisi onu görebiliyordum. İşi başından aşkın olmalıydı, buraya geldiğinde sürekli çalıştığını görüyordum ya da toplantı yaptığını.
   "Yine daldın. Hadi git servis aç ben diğer masalara bakacağım."
   Suyu aldım ve yavaş adımlarla 5 numaralı masaya doğru gittim. Fark etmemişlerdi bile, beni. Suyu doldurdum ve hemen oradan uzaklaştım. Utanmış mıydım? Hayır, gerildim... Çünkü suyu dökebilirdim değil mi?
   "Yeon-gi benim yerime 5 numaralı masaya sen bak, lütfen."
   "Peki, bakarım. Bir sorun mu oldu?"
   "Hayır, olmadı."
   Oradan uzaklaştım. Boşları almaya devam ettim. Sıkıcı bir hayatım vardı. Sıkıcı olmasının nedeni dertlerimdi.

   Akşama kadar aynı maraton ile devam ettik. Soyunma odasına doğru yola çıktım. Soobin de oradaydı, bana doğru yaklaştı ve elindeki kağıt parçalarını gösterdi.
   "Bu gece eğlenmeye ne dersin?"

White Lie| taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin