"Bir evi satın almak içinde yaşamanı şart kabul etmiyorsa hayatta, diğer boyutumuzdaki İblis neden cehennemle sınırlı kalsındı ki? Keyfi hayatların arasına keyfini sürmek için sinsice sızdı bu yüzden...
Onu gördüm, en yakınımın göz bebeklerinde alevinin nasıl şahlandığını, ruhunu ele geçirişini gördüm. Onunla da yetinmedi, tenime dokunduğu anda karanlığıyla beni de sarışını hissettim. Karşı koymaya çalışmadım sanmayın sakın, elbette şimdi bundan duyduğum hazzı inkar etmiyorum fakat o ilk temastaki tepkimde gırtlağıma sarıldığında duyduğum acıyı nereden bileceksiniz ki... Kabullenmenin en kolay yol olduğunu söylenirken yüzünüzdeki o iğrenç, aşağılayıcı bakışlarda bile onun kulağınıza fısıldadığını, o bakışların aslında onun şahsına ait olduğunu nereden bileceksiniz ki... İmanınıza sığınıp, dilinizin nefes gibi zikrettiği Tanrı'ya aynı zamanda meydan okuduğunuzu inkar ediyorsunuz elbette. Fakat dualarınıza sinmiş bencilliğiniz bunun kanıtı değil de ne?
Ve şimdi ben, doğduğum cehennemime döndüm. Ruhum hâlâ aynı hazla sevişiyor, karanlığa bulandıysanız bu üzerinize su dökünerek kurtulacağınız bir kir değildir. Yeryüzü artık cehennem, o artık her yerde... Katran karası ruhu, herkesin tenine değmişken kendinizi aldatmanızadır öfkem. Ben iyiliği değil, ihaneti yok etmeye geldim, insanlığın özü artık karanlık ve cılız inancınızla benliğinizi inkar edişiniz olacak sonunuz.
HENNA..."
Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide iyi bir cambaz olup, ustaca yaşamak yetmiyordu, ölü zamanın canlı anılarıyla da baş etmek gerekiyordu. Yaralamaktan çürüttüğü yüreklerin yasını tutmuyordu çünkü o zaman dilimi, her seferinde kendine yeni kurbanlar buluyordu. Kurbanlarının toprak olan bedeblerinden ayrılıp, başka bir boyuta geçiş yapan ruhlarının kaderini bile o zaman dilimi belirliyordu. Ya cehennemdi ruhun cezası ya da cennetti mükafatı. Dört bir yana şerrini yaymış, yaşanmamış vakte tuzaklarını kurmuş şeytanı alt edebilmekteydi mesele ve masumiyeti, işleyen zamanı gösteren saatin yelkovanı kürek olup, derine her seferinde daha derine gömmesine rağmen, en dip köşemize çekilmiş beyaza sarılarak yaşayabilmekteydi mesele.
Ve bu mesele onun için büyük bir ihanetti. Karanlıkla el ele verip, oyunlar oynayan hayatı yaşarken zifiriye bulanmış ruhuna rağmen, ak duygulara yenik düşenlereydi öfkesi ve hazzı, yenilmişlerin yaşam kızılını akıtarak duyduğu hazzı, aslında özgür bıraktığı zifiri ruhların zafer çığlıklarına duyduğu hazdı. Herkesin imtihanıydı geçmişi, hatırlayıp yutkunduğunda genizde yakıcı bir tat bırakan sofistike bir sınav. Ve hayat, geçmişimizden saklanmamız için kollarını yüzüne kapayıp, bıraktığı küçük aralıktan gizlendiğimiz yeri gözetleyerek, yaptığı hileden büyük bir zevk duyuyor, sinsi sırıtışıyla baştan sobelediği bizim için, formaliteden seslice sıralıyordu sayıları, sobelendiğini kabul etmeyenler için onun saydığı gibi.
"Bir-iki-üç......"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERİ TUTKU +18 (KİTAP OLDU)
Mystère / ThrillerVe şimdi ben, doğduğum cehennemime döndüm. Ruhum hâlâ aynı hazla sevişiyor, karanlığa bulandıysanız bu üzerinize su dökünerek kurtulacağınız bir kir değildir. Yeryüzü artık cehennem, o artık her yerde... Katran karası ruhu, herkesin tenine değmişken...