18ㅣturuncu güneş ve beklenmedik konuşmalar

3.2K 410 210
                                    

Haneul ile olan büyük kavgamın bir hafta sonrasında olay neredeyse kapanmıştı. Arkadaşlarım ile onun arkadaşları laf dalaşına girmiş, bir kız Arin'e vurmak üzereyken Jaemin araya girip beyaz atlı prens rolünü oynamış (fakat bu hareket Arin'i sinirlendirmişti, o gururlu bir kızdı), olay idareye taşınmak üzereyken güzel bir U dönüşü yapılmış ve Haneul ile olan tüm iletişimimi yabani ot ayıklarcasına kökünden koparmıştım.

Kızlarla okulun yakınlarındaki bir Starbucks'ta oturuyorduk. Eunho bizimle konuşmak istediğini söylemişti ve böylece okuldan on dakika sonra hep birlikte mekanın içine doluşmuş, baştan aşağı cam olan bir duvarın en köşesindeki dört tane tekli koltuğa oturmuştuk. Arin ve Bora kahvelerimizi almaya giderken arkama güzelce yaslanıp sıcak olduğundan dolayı siyah kot ceketimi çıkarıp yere, sırt çantamın üzerine koymuştum. Üzerimde düz, lacivert bir erkek tişörtü ile dar, gri kotum vardı. Ayaklarıma da Converse'lerimi geçirmiştim. Kollarım göğsümde bağlı bir şekilde oldukça durgun görünen Eunho'ya göz dikme sürecim başlayalı ise neredeyse 1 dakika oluyordu.

Kızlar ellerinde ikişer tane karton ve kapaklı Starbucks bardaklarıyla geldiklerinde kahvemi kucağımda tutarak kızların yerleşmesini bekledim. Ardından ilk konuşan ben oldum. "Sorun ne?"

Eunho tüm gün bu soruyu beklemiş gibi derin bir nefes verdi. "Renjun."

"Bir şey mi dedi müstakbel enişte adayımız?" Bora hemen divalığını konuşturup olaya atladı ve sanki dövecekmiş gibi kremrengi ince, uzun kollu badisinin kollarını yukarı sıvadı. "Ters mi yaptı yoksa? Gerçi Renjun efendi gözüküyor ama yine de güven olmaz."

"Ağzına biber süreceğim yemin ediyorum," dedi Arin sinirle karşısında oturan Bora'ya. "Sus da dinleyelim kızı, aaa."

"Ters yapmadı," dedi Eunho karton bardağı çevirirken. "Ders boştu, arkamda oturuyordu ve nasıl oldu bilmiyorum ama muhabbet açıldı. Konu kızlara geldi ve hoşlandığı kızın bizim grupta olduğunu söyledi."

"NE?"

"Kimdenmiş? Hassiktir. Keşke tek boynuzlu at falan isteseydim SeoNeul'un doğum gününde. Tuttu bildiğin, çıldıracağım."

"Yani tam olarak söylemedi, çok belli etti." Eunho kahvesinden bir yudum aldı ve Bora'nın tek biynuzlu at ile ilgili söylediklerini duymazdan geldi. "Arin'den ve Bora'dan hoşlanamaz. Hoşlansa bile bunu bana söylemez çünkü Jaemin ve Donghyuck'un duyma şansı var."

"Tamam, basit işte." Bora kahvesinden ingilizvari bir yudum aldı, serçe parmağı havadaydı. "Jeno ile de SeoNeul var yani."

"Hayır," dedim keskin bir şekilde. "Şunu kes artık. Hiçbir şey yok ve olmayacak da. Jeno da ben de istemediğimizi oldukça belli ediyoruz."

Sarılarak, dedi iç sesim.

Bora ani çıkışımla sustu. Arin ortaya damladı. "Yani, SeoNeul ile konuşmaya çalışıyor."

"Ve benimle hiç konuşmuyor," diye tamamladı Eunho, arkadaşının lafını. "Bence Renjun oldukça belli ediyor."

"Kızlar," dedi Bora bu sefer sakin bir tonda, hafifçe öne doğru eğilerek. Elini kaldırıp iki işaretini yaptı. "Etrafta iki tip erkek vardır. Birincisi, hoşlandığı kızlarla muhabbet açmaya çalışan tipler," dedi ve orta parmağını kapattı. İşaret parmağı havadayken devam etti. "İkincisi de hoşlandığı kızla iletişim kurmayan erkekler. Böylece kızlar ona daha çok ilgi duyar. Ya da kendisi öyle sanar."

"Ya da," dedi Arin. "Hoşlandığı kızla konuşup her şeyi berbat edeceğini sanacak kadar utangaçtırlar. Renjun aman aman kötü çocuk triplerinde değil. Oldukça sıradan bir çocuk. Yani utanıyordur veya dediğim gibi endişeleniyor olabilir."

YOUNGBLOODHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin