22ㅣçatıdan aşağı sarkan bacaklar toplantısı

3.2K 430 270
                                    

Güldüm ve yüzüne gülerken baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güldüm ve yüzüne gülerken baktım. "Dünya üzerindeki en basit kızım Lee Jeno. Emin ol diğerlerinden hiçbir farkım yok."

"Var."

"Öyle mi? Ne farkım var?" Müzik ve aramızdaki konuşma dışında hiçbir ses duymuyordum. Bir bardak alkol ile sarhoş olmazdım ama Jeno beni sarhoş edebilirdi.

"Çok," dedi Jeno. "Çok farkın var."

İki eliyle yüzümün yanlarından tuttu ve dudaklarıyla dudaklarımı birleştirdi.

Hayatımın hiçbir inişi çıkışı olmadığını biliyordum fakat bu seneye kadar bunu bu kadar çok fark etmemiştim. Sanki son birkaç aydır damarlarımda hissediyordum yaşadığımı. Doğum günümde bara gittiğimizde ve sarhoş olup deli gibi davrandığımda ilk adımımı atmış gibiydim.

Şu an, Lee Jeno yüzümü tutup dudaklarımı öperken birkaç ay önce böyle bir şeyin olacağına asla inanmazdım. Fakat sadece beni öpmesini bırakın, o beni öperken bunun beni mutlu edeceğini bile sanmazdım.

Uzun parmakları yanaklarımdan saçlarıma uzanırken ve sıcak dudaklarını dudaklarımın üzerinde tutarken gözlerim kapalıydı. Burnunun yanağıma değdiğini hissediyordum. Vücudunun sıcaklığını hissediyordum. Saçlarını hissediyordum. Ellerimi ne zaman koyduğumu bilmediğim göğsünü saran gömleğin altındaki tenini hissediyordum. Ilık nefesini hissediyordum.

Jeno bu kısa öpücükten ayrılırken sağ eliyle sol yanağımı okşadı. Gözlerim hâlâ kapalıydı, dudaklarımda hâlâ dudaklarını hissediyordum ve midem hâlâ heyecandan kasılıyordu.

"Buradan gidelim."

Jeno'nun sesini bu gürültüye rağmen net bir şekilde duydum ve gözlerimi aralayıp başımı salladım. Böylece elimden tuttu. Onun ceketini ve benim çantamı aldık. Ardından da kimseye bakmadan, kimseyi umursamadan spor salonunun o boğucu, havasız ve kalabalık ortamından dışarıya attık kendimizi.

Nereye gittiğimizi sormadan beni okul binasına doğru götürdü. İçeriye geçeceğimizi sansam da yangın merdivenlerine yöneldi. Beraber merdivenlerden çıktık. Serin rüzgar artık lacivert olan gecede eserken ürperdim. Çok geçmeden yangın merdivenin bittiği çatıya vardığımızda Jeno hâlâ elimi tutuyordu.

O elimi bırakıp benden önce çatı kenarına ilerledi. Ardından en kenara oturup bacaklarını aşağı sarkıtmaya başladı. Ben de ilerledim ve tam yanına, sağına oturdum. Ayaklarımı aşağı sarkıtmadan önce topuklularımı ve çantamı çıkarıp biraz geriye bıraktım. Bacaklarımı da sarkıttığımda soğuk rüzgar çıplak tenime dokundu.

"Ah," diye bir nida döküldü dudaklarından. Gökyüzüne diktiğim gözlerimi ona çevirdiğimde hafifçe gülümsediğini gördüm. "Artık hayat daha güzel."

YOUNGBLOODHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin