6. | Burger

4 1 0
                                    

Öğle arasında kafeteryaya gitmek yerine dışarı çıkmaya karar verdik. Hava sabahın aksine pek güneşliydi. Sonunda biraz da olsa ısınabilmiştim. Bunu iğrenç başlayan günün daha iyi geçebileceğine bir kanıt olarak görmek isterdim, ama umudum yoktu. Umut etmek aptallıktı. Etmemek de aptallıktı. Biz insandık. Ve insanlar aptaldı. Kör yaşardık, kör ölürdük.

Gittiğimiz yer küçük bir restorandı. Mönüsü çeşit çeşit yağlı ama bir o kadar lezzetli burgerlerden oluşuyordu. Kilosuna ve formuna dikkat etmek isteyen insanların gelmediği ve benim ise nerdeyse her gün olduğum yerdi.

"Selam."

"Selam, Efken," dedim gülümseyerek. Efken holdingde çalışanlardan biriydi. Ayaz ile bir arkadaşlık bağları vardı uzun zamandır süre gelen. Benimle ise pek bir alakası yoktu. Pek konuşmazdık. Herkese karşı böyle sayılırdı. Evrenin en az konuşkan insanı olabilirdi.
Bana karşı ise daha da fazla suskundu. Yeni olduğumdan olabilirdi bu durum.
Efken'i tamamlamam gerekse şunu derdim: herkesten nefret eder; kimseyle konuşmaz; herkese sinir olur.

Ayaz, Efken'in masasına oturuken ben de oturdum.
Sorma gereği duymadık, çünkü öğle aralarımız genellikle beraber geçerdi.

"Hafta sonu için planların nedir?", diye sordu Ayaz Efken'e. Onu dinlerken burgerinden kocaman ısırıklar alıyordu.

"Konserim var."

Konseri mı vardı? Efken'in genç yaşlarda kurmuş oldu bir grup vardı. Bu grup zamanla dağılmış olmasına rağmen, Efken hala şarkı söylemeye devam ediyordu. Grubun solisti ise önceleri oydu. Konser verdiğini bilmiyordum. İlk defa duymuştum ve çok şaşırmıştım. Bu kadar soğuk duran bir insan, nasıl olurdu da şarkı söyleyecek veya yazacak kadar duygu hissedebilirdi?

"Gerçekten mi? Nerede?", diye soru verdim. Sesim fazla sevinçli çıkmış olmalıydı ki, Efken kaşlarını çatmıştı. Ben istifimi bozmadan yağlı burgerimden bir ısırık aldığımda, köftesi iki parca ekmeğin arasından kayıp tabağıma düşmüştü. Efken gözlerini devirmekle yetindi ve benim sorumu kâle almadı. Soğuk bir insan olduğundan bahsetmiştim. İnsanlara karşı duygu hissedebileceğini düşünmüyordum. Sosyopat herifin tekiydi. Bu yüzden bu tavırlarına alışmıştım ve yadırgamıyordum.

Ayaz'a döndü. "İstersen gelebilirsin."

Peki... Dediğim her şeyi unutun. Bu duyduklarıma inanamadım ve kendi içimde triplere girdim. Köftemi ekmeğimin arasına koydum ve olabildiğince büyük bir ısırık aldım. Kendimi fazlalık gibi hissetmeye başlamıştım. Efken'in bu tavırlarını alışmıştım ama yine de kâla alınmamak güzel bir duygu değildi. Neticede aynı masada oturuyorduk.

"Geleceğim tabii! Bunu asla kaçırmam. Daha doğrusu bu fırsatı kaçıramam. Deli gibi dans eden kızları..."

Ayaz'ın söylediği ile moralim daha da bozulurken bir ısırık daha aldım. Ne iğrenç bir gündü bu böyle.

Efken bir kaşını kaldırdı. "O kızlar benim için orada, kardeşim. Zamanını boşa harcarsın, benden söylemesi."

Yediğim burgerin köftesi yağdan ve bol mayonezden dolayı ekmeğin içinden bir kez daha fırlarken büyük bir siktir çektim. "Siktir!"
Tamam... Asıl sinirlendiğim şey başkaydı. Ama her şey bu denli boka sarmışken bir de köftemin bana böyle davranmasına gerek yoktu. Bu arada küfür etmiş olmam ikisinin de dikkatini çekmişti.

"Sen de gelebilirsin." Ben de yedim! Efken bana çok kısa bir bakış atmıştı. Kendini zorunda hissetmişti, beni davet etmeye. Bakışından anlamıştım. Meraklı değilim konserine demek isterdim ama bu Ayaz ile vakit geçirmek için muhteşem ötesi bir fırsattı. Bu yüzden diyemedim. Bir küfür de Efken'e basmak istemiştim.
Suratımı asarak yemeğime gömüldüm. Efken'in bana düşmanıymışım gibi davranmasından bıkmıştım. Ben de mutlu değildim öğle aralarını onunla geçirmekten ama Ayaz onsuz nerdeyse tek bir adım bile atmazdı şirket sınırları içersinde.Bu yüzden sıkça beraber vakit geçirirdik.

Berceste.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin