Parktaki banka neredeyse kök salmıştım. Ellerim, burnum ve kulaklarım buz kesilmişti.
Uzakta onun bedenini görünce gülümsedim. Sonra aklıma gelen şeyle hemen gülümsememi sildim.
Beni kaç saat bekletmişti. Hem de beni çağıran oydu. Kollarımı birbirine bağlayıp kaşlarımı çattım.
"Nerede kaldın?!"
Giyim tarzı, duruşu, saç şekli bile daha farklıydı. Üstünde boğazlı, mavi ve güzel desenleri olan bir kazak ve deri ceket, altında siyah kot bir pantolon ve siyah botlar vardı. Ekim ayında olduğumuz için hava soğuktu.
Soğuk havayı sevdiğim için benim üzerimde kalın şeyler yoktu. Mont bile giymemiş hırkayla yetinmiştim.
Ne diyeceğini bilmiyor gibiydi.
"Selam,"
Sonunda bir şey diyebilmişti. Kaşlarımı kaldırıp onu baştan aşağı tekrar süzdüm.
"Bir yerden mi dönüyorsun?"
"Ee, evet."
"Hmm bugün pek modunda değil gibisin"
"Galiba."
"Canın mı sıkkın?"
"Olabilir, belki."
"Net cevaplar vermiyorsun. Sen geçenki buluşmalarımızda daha nettin."
"Dediğin gibi, bugün pek modumda değilim."
Kafamı salladım.
"Kahve ısmarlayayım mı tekrardan?"
"Ben ısmarlarım."
Elimizde kahvelerle tekrar bir banka oturduk. İki eliyle kağıt kahve bardağını tutuyordu. Ellerini ısıtmaya çalışıyor gibiydi. Yanakları kızarmıştı ve çok tatlı duruyordu.
Kafasını bana çevirip gozlerime baktı. Gözlerini ayırmadan dikkatle gözlerime bakıyordu. Yüzünü daha da yaklaştırdığında kalbim birden hızlanmıştı.
Yüzümün kızardığına emindim. Gözlerimi kaçırıp sordum. "Yüzümde bir şey mi var?"
"Gözlerinin rengi çok ilginç."
Geri çekildiğinde içimde bir rahatlama hissettim.
"Bu tam olarak ne anlama geliyor? Olumlu mu olumsuz mu?"
"Olumlu."
Gülümseyip gözlerini gökyüzüne çevirdi.
"Yağmur yağacak gibi."
Hemen kafamı gökyüzüne çevirdim. Bunun üzerine minik bir damla düştüğünde hızla ayağa kalktım.
Onu da elinden tutup kaldırdım ve koşmaya başladım.
"Islanmaktan nefret ederim. Acele et!"
Bana ayak uydurmaya çalışıyordu. Yağmur yağmaya başladığında sesli küfür savurdum.
Köşedeki apartmanın merdivenlerinin olduğu kısma girip durdum. Rahat bir nefes aldım.
Şaşkın şaşkın bana baktığını gördüm. 'Ne var?' anlamında kafamı salladım.
"Hiç. Sadece.. Resmen yağmurdan korkuyorsun."
"Yoo."
Sinir bir şekilde gülerek kafasını salladı.
"Ne yapacağız şimdi?"
"Yağmurun kesilmesini bekleyeceğiz."
"Nasıl? Ne zaman kesileceğini bilmiyoruz ki. Belki üç saat sürecek."
"Ben seni üç saat beklemiştim ödeşmiş oluruz."
Sesim uykulu çıkmıştı. Ne zaman yağmur yağsa hemen uykum geliyordu.
"İyi tamam."
Kafamı dik tutmakta güçlük çekiyordum. Kafam yavaşça onun omzuna düştüğünde kaskatı kesilmişti.
"Rahatsız oluyor musun?"
"Ha-hayır."
"Biraz uyuyabilir miyim? Lütfen."
Sesim yalvarır gibi çıkmıştı. Kendini geri çekip duvara doğru gitti. Duvara yaslandı ve kolunu uzattı.
Kafamı göğsüne gömüp gözlerimi kapattım. Kalp atışları her şeyden daha güzeldi. Şimdiye kadar duyduğum hiçbir ses bana bu kadar huzur vermemişti.
"İyi uykular."
Cevap olarak sadece "Hmm," diyebilmiştim. Kokusu daha da mayışmamı sağlarken çok geçmeden uykuyu kucaklamıştım.
--
Bir defterim var bunlara bölüm yazıyorum sonra geçiriyorum snsnjsksAma şu an acayip üşeniyorum.
Okulda tel serbest olsa rahat yazıcam ama işte
Neyse fikirlerinizi yazarsınız mı?
🦄🐜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ben(Gay)
Short StoryAyndaki yansımasını gördüğünde olduğu yerde kalakalmıştı. Kendisini ilk kez görüyormuş gibi bakıyordu karşısındaki yansımaya. Elinin tersiyle ağzındaki ruju sertçe silip aynaya daha çok yaklaştı. Elbisesinin altından görünen dizleri titremeye başl...