"Ne oldu burada?!"
Bağırma sesiyle gözlerimi araladım. Yanımdaki Arsel'e bakıp yavaşça doğruldum.
"Hmm, ne oldu?"
Gözleri öfkeyle beni bulduğunda ne olduğunu anlamamıştım. Kim olmuştu şimdi bu?
"Bu ne demek oluyor Behram! Ne yaptık biz?"
Dudaklarımı ısırıp ona baktım. Zaten utanıyordum. Aklıma gelen ilk soruyu sordum.
"Kimsin?"
"Bilmiyorum. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Kim olduğunu bilmiyorum!"
Kafasını sallayıp aşağı eğdi ve elleriyle kulaklarını kapattı. Ağlamaya başlamasıyla yüreğimde bir sızı oluşmuştu.
"Arsel?"
Elimi yavsşça yüzüne götürdüğümde hızla elimi itti.
"Dokunma bana!"
Ben de onunla birlikte ağlamaya başlamıştım.
"Özür dilerim. Yapma böyle lütfen."
Hıçkırmama engel olamamıştım. Hayatımda ilk kez böyle ağlıyordum. Kalbimden boğazıma doğru yola çıkan yumru, beni boğmak istercesine acıtıyordu.
Çok kötü hissediyordum. Pişmandım ancak neden pişman olduğumu bilmiyordum.
Arsel'e baktığımda elleri saçının arasına sokmuş öylece yere bakıyordu. Ayağa kalkıp yürümeye başladığımda hiçbir tepki vermiyordu.
Çok kötü hissediyordum. Bu sefer hiçbir şey yoluna gitmeyecekti.
Kapının kolunu tutup öylece bekledim. Elim ve beynim açmak istese de kalbim izin vermiyordu.
Tekrar kafamı Arsel'e çevirdim. Hızla ona doğru yürüyüp kollarımı ona sardım.
Hiçbir zaman beynimi dinleyen bir insan olmamıştım zaten. Ne zaman beynimi kullanmaya çalışsam kalbim devreye giriyordu.
Ona sarılmaya ihtiyacım vardı. Gözyaşlarım daha da çoğalırken beni itmesinden korkuyordum.
O ise hiçbir tepki vermiyordu. Birden o da sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı. Kollarını bana sarıp kafasını boynuma gömdü.
"Behram."
Elimi saçlarına götürüp okşadım. Kalbim acıyordu. Hıçkırıkları arasından sesinin izin verdiği kadar konuştu.
"Lütfen git."
"Bunu mu istiyorsun gerçekten."
Sesim ağladığım için tuhaf çıkmıştı. Sadece kafasını sallamıştı. Yavaşça kollarımı ondan ayırdım. Yüzüne baktım ama o inat etmiş bir şekilde asla yüzüme bakmıyordu.
"O zaman ben gideyim."
Durdurmak için hiçbir hamlede bulunmamıştı. Aksine yatağa girmiş kafasını yastığa gömmüştü. Titreyen omuzlarından ağlamaya devam ettiğini anlamıştım.
"Git artık!"
Kalan tüm enerjisini bana bağırmak için kullanmıştı. Ona son kez bakıp yürüdüm. Bu sefer kapıyı açmakta zorlanmamıştım.
Kapıyı kapatıp odama girdim ve eşyalarımı toplamaya başladım. Kalbimdeki boşluk hissi tüm bedenime virüs gibi yayılmaya başlamıştı.
Kendimden nefret ediyordum. Her şeyden nefret ediyordum. Bizi bu hale getiren bütün unsurlardan nefret ediyordum.
--
Kaos çıkardım hemen ya :{
Ne düşündüğünüzü yazın snsnskks(bunu yazmadan bıktınız mı?)
Bugün ki 2.bölüm
:{ finale az kaldı zaten yarın da bir iki bölüm atarım.
💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ben(Gay)
Short StoryAyndaki yansımasını gördüğünde olduğu yerde kalakalmıştı. Kendisini ilk kez görüyormuş gibi bakıyordu karşısındaki yansımaya. Elinin tersiyle ağzındaki ruju sertçe silip aynaya daha çok yaklaştı. Elbisesinin altından görünen dizleri titremeye başl...