1.4

2.9K 289 80
                                    

"Bir aydır farklı yerlerde uyanıp duruyordum. Ama bu son bir haftada her şey daha da tuhaf olmaya başladı."

Anlatırken yere bakıyordu. Mağazadan çıktıktan sonra zar zor kendimizi eve atmıştık. Onun evine gelmiştik ve gerçekten lüx bir evdi.

Tabi 12.Katta olduğu için merdivenlere buraya çıkana kadar canım çıkmıştı ama konumuz bu değildi.

Gözlerime baktı ve yalvaran bakışlarını yolladı.

"Lütfen yardım et bana."

"Aklıma birkaç şey geliyor ama ben psikolog değilim."

Kaşlarını çattı ve elleriyle oynadı.

"Ege?"

Kafasını iki yana salladı.

"Benim adım Arsel."

"Çoklu kişilik bozukluğun olduğunu düşünüyorum."

"O ne ki?"

"Hep psikolog olmak istemişimdir bu yüzden baya araştırmıştım bunu da."

Sorgulayarak kaşlarını kaldırdı ve beni izlemeye başladı.

"Kişinin kendinden bağımsız bir şekilde, farklı kişiliklerini oluşması ve onları kontrol edememesi gibi bir şey."

Anlamamıştı. Ben de anlatabildiğimi düşünmüyordum. Derin bir nefes aldım.

"İnternetten baksana."

Kafasını salladı ve telefondan bir şeylere bakmaya başladı.

"Psikoloğa mı gitmem gerekiyor yani."

"Kesinlikle."

Dudaklarını ısırıp bana baktı.

"Benimle gelir misin?"

"Beni sevmediğini düşünüyordum."

"Denize düşen yılana sarılırmış derler."

"he yılanım yani ben."

Hiçbir şey söylemeden kafasını başka tarafa çevirdi.

Gözlerimi üzerine diktim. Sinirimi bozuyordu. Benim sevdiğim kişi Ege'ydi o değil.

Beynim o kadar karışmıştı ki, neyin ne olduğunu düşünemiyorum. Ben de kim olduğumu unutacaktım bu gidişle.

"Ailen bu durumu biliyor mu?"

Kafasını iki yana salladı.

"Ailemle görüşmüyorum pek. Onlar yurtdışında."

"Seninle yaşamama izin verir misin?"

"Niye be!"

"Sana yardımcı olmak için ve yanında olmak için."

Az önce çemkiren kişi o değilmiş gibi kafasını salladı. Gözlerimi devirdim.

Ellerini başına götürüp tuttu. Hala yere bakıyordu. Onun yanında olmak istiyordum.

"Aç mısın?"

Kafasını aşağı yukarı salladı. Evet ya da hayır demiyordu. Ne zaman bir şey sorsam sadece kafasını sallıyordu.

"Yemek söyleyelim mi o zaman?"

"Dışarıdan yemek yemem. Ben yaparım şimdi."

Ayağa kalktığında bileğinden tuttum.

"Önce saçını kurut."

Eve geldiğimizde duşa girmişti ve saçlarını hala kurutmamıştı.

"Ben saçımı kurutmayı sevmiyorum."

"Hasta olursun."

"Olmam."

"Aman iyi be bana ne?"

Ayağa kalkıp odadan çıktı. Ben de ne yapıcağımı düşünmeye başladım.

Mutfaktan uzun bir süre ses gelmediğinde korkuyla o tarafa baktım. Mutfağa girdiğimde burada yoktu.

Dudaklarımı ısırıp evin içinde dolanmaya başladım. Böyle mi yardımcı olacaktım ona?

Elimi alnıma götürüp gözlerimi kapattım. Ne yapacaktım şimdi?

--

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Nedir?

Dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) daha önce çoklu kişilik bozukluğu olarak adlandırılmıştır. DKB’li kişiler, kendi kişiliklerinin yanında, farkında olarak ya da olmayarak bir veya daha fazla alternatif kişilik geliştirir. DKB, dissosiyatif bozukluklar durumu  adı verilen bir grup bozukluktan biridir. DKB hafıza, bilinç ya da farkındalığın, kimlik ve/veya algının parçalanması ya da bozulması durumudur. Zihinsel işlevler normal olarak sorunsuz çalışmaya devam eder.

Bu işlevlerin bir veya daha fazlası bozulduğunda, dissosiyatif belirtiler ortaya çıkabilir. Bu semptomlar hafif olabilir, ancak hem kişisel yaşamda hem de iş yaşamında bir kişinin genel işleyişine müdahale etme noktasına gelecek kadar ciddi de olabilir.

Bir şeyler anladınız mı en azından?

Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

🐜

Gerçek Ben(Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin