Bora'nın anlatımından;
O gece Pelin' e o öpücüğü vermek istemiştim. Ama reddedeceği aklımın ucundan bile geçmemişti. O öyle deyince ben de aldım başımı gittim.
Geceyi şezlonglarda uyuyarak geçirdim. Sabah kalktığımda güneş yeni yeni doğuyordu. Odama çıktım.
Pelin... Pelin çok güzel bir kız değildi. Daha önce ondan güzel kızlarla da birlikte olmuş muydum, evet olmuştum. Ama onda beni çeken, beni etkileyen başka şeyler vardı.
Sabah kapımı Enes çaldı. Evet, Enes şu anda istediğim tek insandı.
"Hoşgeldin kardeşim." dememle birlikte yumruğu suratıma yedim.
"Ne oluyo lan?"
"Sen ne olduğunu çok iyi biliyorsundur." dedi ve bir yumruk daha geçirdi.
Üçüncü yumruğu atmasına izin vermenden ben bir tane attim. "Ne olduğunu söyleyecek misin?"
"Pelin' i öpmek de ne demek oluyor lan?"
"Sanane ya, istediğim kişiyi öperim ben. Niye bozuldun ki sen buna?"
"Çünkü... Çünku.."
"Çunku sen de seviyorsun Pelin'i ! Değil mi ?!"
Suratıma yediğim yumrukla afalladı. "Evet lan, seviyorum ne olmuş?"
Biz kavga ederken içeri Tuğçe ve Pelin girdiler.
"Ya ne yapıyorsunuz siz?" Pelin'in çığlığıyla irkildik ve durduk.
"Ayrılın!"
O kim lan? Uğur değil mi o? Niye Tuğçe'nin elini tutuyor ki? Neyse, konumuz bu değil.
Pelin birden bağırdı. "Susun ve dinleyin gerizekalılar! İkinizin de yüzünü bir daha görmek istemiyorum!" ardından kapıyı çarpıp çıktı.
Biz de arkasından mal gibi bakmıştık.