ilk dans

36 11 4
                                    

nefes alışverişi düzene giren genç adamın yanına gitti. neden geldiğini bilmediği bu yere götürmüştü kanatları onu. yatağın üstüne bir baykuş gibi konmuş onu izliyordu. baykuşları sevmezdi.
onu üzen neydi bilmiyordu. üzülmüş müydü onu da anlamıyordu? hiçbir şey anlayamıyordu. hissedemiyordu. kötülük bedenindeydi. ama neden bir insan gibi ağlıyordu şimdi? göz yaşları uzanan genç adamın dudaklarına ve sonra gözlerine düştü. genç adam uyanmış ama gözlerini açmamış bu tuzlu tadın jimin'den geleceğini düşünürken başka bir koku ciğerlerini sarmalamıştı. bir sarmaşık gibi ciğerlerinden bedenini ele geçiriyordu bu koku. kalbine bir sızı yayılırken gözyaşları sanki bu sızının geleceğini bilir gibi direkt akmaya başladılar.
adam ne yapacağını bilemedi. genç adamın gözlerinden yaşlar oluk oluk akıyordu. silinmiş duyguları anımsayamadığı anılarıyla geri gelmiş ve daha acı vererek kopup gitmişti sanki.
açık teras kapısından çıkarken son kez baktı dünyada cennetin bir köşesini bedeninde taşıyan adama.

seokjin buram buram kokunun  gidişine daha çok ağlamış ve gözlerini açmıştı. komidindeki lambaya uzanmış ve ışığın odada yayılmasına izin vermişti. terasa çıkıp derin nefes alacaktı ki yerlerde ve yatağındaki siyah tüyleri gördü. bir uzun tüyü alıp burnuna getirince o aynı kokuyu duymuştu. tanımı yoktu bu kokunun. ama bedeninin bir yerlerinde sızı onu ele geçiriyor ve kanatmadan bırakmıyordu.
öfkelendi, seokjin. sebebini bilmeden. hızlıca tüm tüyleri toplayıp terastan aşağı bıraktı. tüyler bir anda kendini hissettiren rüzgarla uzaklara savrulmuştu.
kırılmıştı seokjin. paramparça olmuştu. geçmişin silik sayfalarını yırtıp attığını sanıyordu ki işte şimdi tam karşısındaydı.
kendini yatağa attığında derin bir uykuya daldı. ve daha önce olmayan bir şey olmuştu.

YÂD |taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin