🍃25🍃

777 49 8
                                    

(Medyadaki şarkı ile okuyabilirsiniz.)

Lauren'ın Ağzından

Uzun zamandır aklımdan çıkmayan düşünceleri içimde tutmak yerine elimde tuttuğum fotoğrafına anlatıyordum.

'Bazen seninle karşılaşacağım diye ödüm kopuyor, bazense yüzünü görme düşüncesi kalbimi yerinden oynatıyor. Bazen vazgeçtim, bitti artık sevmiyorum diyorum, bazense kahretsin sensiz yapamıyorum diyorum. Bazen, bazenler bitmek bilmiyor kafamın içinde.'

Derin bir iç çektim.

'Herkes bu hayatta bir şeylere koşar veya bir şeylerden kaçar. Benim derdim bunlarla değil, benim koşmak istediğim de kaçmak istediğim de benim. Beni çıkmazlara sürükleyen asıl şey bu işte. Biri beni kendimden kurtarsın artık ben yapamıyorum!'

Elimin üstüne konan el, avucumdan sıktığım kadehi kurtardı.

"Camila?"

"Martina."

Yanağına dokunup yüzünü inceledim.

"Benziyorsunuz."

Elimi çekip gözlerinin içine bakmayı sürdürdüm.

"Sen kendi kendine konuşurken birtakım şeyler duyduğum için yanına gelmek istedim aslında."

"Beni dinledin yani?"

"Dinlemek değil de kulak misafiri oldum diyelim."

Diyip gülümsedi.

"Çok mu kötü görünüyorum?"

"Biraz.. Ama eğer istersen iyi hissetmene yardımcı olabilirim. Ne ile mücadele veriyorsun?"

"Kendimle, onunla, her şey ile."

Kısa süren bir sessizlik sonrası tekrardan konuştum.

"İnsan neden kalbine söz geçiremez? Neden hep imkansızı ister? Ve neden vazgeçmeyi bilmez?"

"Hastalık gibi bir şey bu, ölüm gibi. Ölümden kaçamazsın."

"İlk defa bu kadar sağlam ölüyorum."

"Hadi gidelim!"

"Nereye?"

"Biri beni kendimden kurtarsın demedin mi? Seni kurtarmalıyız."

"Kendi içimde sıkışıp kalmışken bu mümkün mü sence?"

"Bence öyle."

>>>>>>>>>>>>

"Beni onunla son buluştuğumuz yere getirmenin bana ne faydası var?"

Elindeki boş kağıtları bana uzattı.

"Yazacaksın."

"Neyi?"

"Onunla yaşamak isteyipte yaşayamadığın hayalleri, gördüğün rüyaları, susup söyleyemediklerini."

Gözlerimi kapatıp aklımda canlanan şeylere odaklandım bir süre. Ardından yazmaya başladım.

"Papatyalarla gelmiştim kapına. Belliki kırmıştım kalbini. Önce ne kadar dirensende kapıyı açmamak için, dayanamadın sonunda. Bakışların ben ve papatyalar arasında gezinirken şımarık çocuklar gibi sırıtıp, kocaman öptüm boynundan.."

Sonra diğer sayfaya geçtim.

"Bugün beraber lunaparka gittik. Oyuncakların rengarenk ışıkları arasında geziniyordun. Ben ise kendi kendime karşımda duran çocuk ruhlu kadını daha ne kadar sevebileceğimi sorguluyordum.."

Bir sayfa daha açtım.

"Evet, bugün ona evlenme teklifi edeceğim. O kadar heyecanlıyım ki her şeyi elime yüzüme bulaştırmaktan çok korkuyorum.."

Bir sayfa daha.

"Onu kıskandım ve kavga çıkardım. Tabii yine ben suçlu oldum..."

Ardından bir tane daha.

"Hastanedeyiz. Kötü bir şey için değil. Aksine fazlasıyla mükemmel bir olay yüzünden hepimiz buradayız. Kollarımdaki minik prenses için.."

Yazmayı bitirdikten sonra birkaç kağıdı alıp gemi şeklinde katlamaya başladı.

"Ne yapacağız bunlarla?"

"Hepsini yaşanmış sayacağız."

Onu izleyerek diğer kağıtlarıda aynı şekilde katlamaya başladım.

>>>>>>>>>>

Ben küçük gemileri tek tek suyun üstüne bıraktıktan sonra Martina tutuşturucu jeli üstlerine gelişigüzel biçimde döktü. Zippoyu bana uzattı. Bizden, yaşayabileceğimiz gelecekten o mutlu olsun diye vazgeçiyordum şimdi. Son hamleyi yaptım ve yanan güzel hayalleri izledim.

>>>>>>>>>>>

>>>>>>>>>>>

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Before I Die 🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin