5♆

1.5K 149 65
                                    

━━━━━━━━━━━━
"You owe me sleep,
So much sleep."
━━━━━━━━━━━━

"Oppa-ya!" İçeriden gelen ince bir ses, gününüzü güzelleştirmiyordu, cidden. Tek yaptığı şey cırlamaktı, evet. Tam anlamıyla cırlamaktı.

"Ne var?" Jongin kendini bıkkınlıkla geriye attı. Evi iki kısa insan tarafından işgal edilmişti. Memnundu bundan, onların varlığıyla kendini iyi hissediyordu.

Haejin büyük ihtimalle onu duymamıştı ve hala söyleniyordu. "Soo oppaya bir şey söyle, yaptığı yemeklerin içine yeşil soğan koyuyor!" Jongin oturduğu yerde küçük bir sinir krizi geçirmiş ve derin bir nefes alarak ayağa kalkmıştı.

Kendisi el atmadan, bu iki keçi birbirleriyle inatlaşmayı bırakmayacaktı. En büyükleri o değildi belki de, ama kesinlikle en olgunları oydu.

Seke seke mutfağa ilerlemişti. Talihsiz olayın üzerinden iki gün geçmişti. Bileğindeki şişlik inmiş olsa bile, hala mosmordu. Dizindeki yaranın derinliğini ise evde, kendi kendine pansuman yaparken fark etmişti.

İki gündür evde olması dolayısıyla antrenmanlara gitmiyordu, koçuna gerekli açıklamayı yapmıştı. Koç, iyi olana kadar evde kalmasını istemiş, takımın başında zaten Sehun'un olduğunu belirtmişti.

Duyduğu bu cümle, onda bir takım yıkımlar yaratmıştı. Oh Sehun kesinlikle onun rakibiydi. İlgisini, otoritesini, podyumu paylaşmak istemeyeceği biriydi ancak Oh Sehun, Amerika'dan kalkıp Kore'ye bunlar için gelmişti. Jongin'in her şeyine aday olmuştu bir anda.

Koçuyla konuştuktan bir süre sonra sakat ayakla antrenmana gitmeyi düşünmüş, sonrasında kendini yormak istemediğine kanaat getirmişti.

"Ne yapıyorsunuz siz?" diyerek girmişti geniş mutfağına. İki tane keçi tarafından ele geçirilmiş gibi duruyordu şu anda. İkiside kaşlarını çatmış, birbirlerine sinirle bakıyorlardı. Birazdan ise boynuzlarını tokuşturacaklardı. Aklına gelen şeyle kendine engel olamamış ve gülümsemişti.

İki çift öfkeli gözle karşılaştığında, boğazını temizlemiş ve ciddi bir yüz ifadesine geçmişti. Ancak ciddi kalmakta zorlanıyordu. "Haejin-ah." dedi kıkırdamalarına hakim olmaya çalışırken. İkisininde ne kadar komik durduğundan haberi yoktu şu an.

Hyungunun baskı yaratan bakışlarıyla birlikte, Haejin'e el atmaya karar vermişti."Kyungsoo hyungu rahat bırak. Sayesinde güzel bir yemek yiyeceğiz işte." Küçük adımlarla Haejin'e yaklaşmıştı. Kolunu Haejin'in omzuna atmış ve onu kendine çekmişti. Tek ayakla dengedeyken bu biraz zor olmuştu tabi.

Kyungsoo ikisini çatık kaşlarla izlerken söylendi. "Çıkın mutfağımdan." Haejin'den ise cevap tabi ki gecikmemişti. "Burası senin mutfağın değil, Jongin'in mutfağı!" Bu iki keçi birbirleriyle daha da inatlaşacaktı belli ki.

"Gel, biz gidelim." demişti Jongin onu çekiştirirken. "Sakat ayakla uğraştırma beni, Haejin. Yürü hadi. Hyungta yemeğini yapsın." Derin bir nefes almış ve başını iki yana sallamıştı Haejin. "Jongin oppamı dinliyorum ama bir seferlik. Bir dahakine soğan olmayacak o yemekte."

Kim Kai, bıkkın bakışlarını Kyungsoo'ya yöneltmişti. "Bir kere inatlaşmayın ya..." Soo, omuzlarını silkerek kaynayan çorbaya dönmüştü.

Soo, liseden beri en yakın arkadaşıydı. Haejin, onu uzun bir süre kabul edememişti. Haejin o zamanlar oldukça küçük, her zamanki gibi inatçı ve şımarık bir ilkokul çocuğuydu. Oppasını paylaşma fikri, onun için hoş değildi. Zamanla elbette yeni oppasına alışmıştı ama onunla zıtlaşmaktan zevk alıyordu.

𝘁𝗿𝗮𝗶𝗻𝗶𝗻𝗴 𝗳𝗿𝗶𝗲𝗻𝗱𝘀|sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin