Kaderime razı gelip oturdum çocuğun yanına. Siyah saçları ve yeşil gözleri vardı. Ona ayrı bir hava katıyordu.
"Röntgenlemen bittiyse önüne dönebilirsin artık." Demişti bana dönmeden. O an nasıl utandığımı anlatamam.
"Adım Diken."
"Umurumda mı?"
"En azından adını söyleyebilirsin." Dediğimde sırıtmıştı.
"Ah neden olmasın. Akşam bana gelirsen söyleyebilirim."
" Sen ne diyorsun be or*spu çocuğu?" demiş ve oturduğum yerden dirseğim ile çocuğun karnına vurmuştum. Yüksek sesle küfretmiş ve kolumu tuttuğu gibi tersten beni kendine yaslamıştı. Lanet olsun ilk günden başıma bela almıştım.
" Bana bak cici kız. Senin o masum ayakların bana sökmez. Sende aynısın. Hepsi gibi. Sadece sizi inleteni istiyorsunuz. Ayağını denk al. Aksi taktirde ben bunu seve seve yaparım." Diye fısıldamıştı kulağıma. Sonra da sıradan kalkıp gitmişti.
"Diken?" yerimde zıplamıştım.
"Özür dilerim. Seni korkuttum mu?"
"H...hayır. Boşluğuma denk geldi. Kusuruma bakma Sıla."
"Bizim sınıftasın."
"Aynı sınıfta mıyız?"
"Evet. Tuna ile aynı sırada oturmak nasıl bir duygu? Çünkü kimse erişemedi o duyguya." Demek sadistimizin adı Tunaymış.
"Neden ki?"
" Hiç kimsenin korkudan g*tü yemiyor yanına oturmaya da."
"Çok saçma. En fazla ne yapabilir ki?" evet az daha demin si*kiyordu seni..
"Boş ver hadi dışarı çıkalım."
Dışarı çıkmış ve bir banka oturmuştuk. O bana kendinden bahsetmişti, ben ona kendimden bahsetmiştim. Annesi ile birlikte yaşıyormuş. Babası terk etmiş onları. Onunda benim gibi kanadının biri kırık işte...
Zilin çalması ile ayaklanıp sınıfa doğru yok almıştık. Sıla iyi bir kızdı. En azından öyle görünüyordu...
***
Okul bitmişti. İlk gün ki işkencem son bulmuştu nihayet. O yaşananlardan sonra Tuna'nın yüzüne bakmamıştım. Zaten o da benim yüzüme meraklı değil.
Ben yanımdan bir hışımla çıkıp giden Tuna'nın ardından nefret ile bakarken, diğer kızlar hayranlık ile bakıyordu. Kafayı mı yemiş bunlar?
Sağ salim eve gelmenin huzuru ile kendimi koltuğa attım. Babam daha gelmemişti. Onu aramak için telefonu elime aldığımda zaten çalıyor olduğunu fark ettim. Lanet olası! Sessizde kalmış..
"Efendim?" diye açtım telefonu. Arayan Sıla idi.
"Canım n'aber?"
"İyiyim, sen?"
" Bende iyiyim. Baksana sana ne diyeceğim. Akşam bara gidelim mi?"
"Sılacım, yaşımız tutmuyor. Manyak mısın sen ?"
"Dert ettiğin şeye bak. Bu öyle bir bar değil. Hem yaşa bakmıyorlar bile."
" İzin almam çok zor." Gitmemek için elimden geleni yapıyordum. Aslında gitmek istiyordum ama daha önce hiç gitmediğim için çekiniyordum.
"Ya Diken, lütfen ya."
"Pekala, tamam. Adresi ver bana." Demiştim ve adresi alıp telefonu kapatmıştım. İlk günden bir arkadaş bulmuş ve dışarı çıkıyordum. İnanılacak gibi değil.
Babamı arayıp dışarı çıkmak için izin istemiştim. Bar için izin vermeyeceğini bildiğimden Sılalara gideceğimi söylemiştim. Tabi ki Sıla kim sorgusunu saymazsak.. izin almanın verdiği haz ile gidip hazırlanmaya başlamıştım. Sabah duş aldığım için, tekrar almaya gerek duymadım. Düzleştiricimi fişe takıp ısınmasını beklerken, dolabımın önüne geçip ne giyebileceğime baktım. Siyah bir kalem eteğin üstüne sarı bir düşük omuz t-short ayarladım. Altına da siyah bağcıklı topuklu ayakkabı.
Isınmış olan düzleştiriciyi elime alıp saçlarımı yarım saat içerisinde düzleştirdim. Üstümü giyinip, hafif bir makyaj yaptım. Son olarak parfümümü sıkıp bir kol çantası aldım ve evi son kez kontrol ederek evden çıktım.
Evin önünde bir taksiye bindiğimde hemen Sıla'nın verdiği adresi şoföre vermiştim. Kısa süre içerisinde varmıştık. Ücreti ödeyip hemen Sıla'nın yanına gitmiştim. Beni görünce gözlerini büyütmüştü.
" Diken, bu sen misin gerçekten? Yemin ederim tanıyamıyordum az daha. Çok güzel olmuşsun."
"Sen de gerçekten çok hoş görünüyorsun." Dedim hemen. Cidden Sıla çok güzel bir kızdı ve üstüne giydiği lacivert elbise fiziğine oturmuş ve ona çok yakışmıştı.
"Çok teşekkür ederim." Demiş ve konuşmaya devam etmişti. Artık girelim mi? " başımı olur anlamında sağlayıp içeri yönlendirmiştim. Yoğun sigara kokusunu aldığımda aslında kitaplarda okuduğum gibi bir bar olduğunu fark ettim. Sıla'yı takip ederken gözüm birine takıldı. Hadi canım, yok artık. Onun burada ne işi vardı?
- DÜZENLENMİŞ BÖLÜM -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Yaşantım
AléatoireBi insan doğduğu, büyüdüğü, alıştığı yeri nasıl bırakır ki? Benim iyiliğim mi? Benim geleceğim mi? Zaten hayat annemi benden kopardığında en büyük kazığı atmamış mıydı? Ne yapacaktım şimdi? Gidecek miydim? Kalacak mıydım? Peki aşk? Aşık olabilecek m...