Kara Bahtım Kem Talihim

222 36 10
                                    

Sevgili Hunili ailem,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sevgili Hunili ailem,

Öncelikle herkese kocaman merhabalar ve kokulu öpücükler yolluyorum Antalya semalarından. Sizlere bir kurgu değil bu sefer kendi hikayemle geldim. Tabii ki size kurgular da yazacak hatta beklemekte olduğunuz seri kitaplarımın devam kitaplarını da basılı eser olarak yayınlamaya devam edeceğim. Bu arada hazır benim bu hastalığa kafa tutma sürecimde çok fazla hareket kabiliyetim olmadığı için sizlere wattpad de böyle bir kitap yazayım sizlerin yorumları ve benim yazdığım bölümler birbirine harman olsun ve kocaman bir aile olmaya devam edelim istedim. 

Bakınız hemen yukarıdaki fotoğrafta TEE testine kafa tutuyorum. Hatta hala dün gibi hatırlıyorum işlemi yapacak olan Kardiyolog doktorun "Büşra hanım meslek hayatımda ilk defa bu işlem öncesinde bu kadar neşeli bir hasta görüyorum inanır mısınız?" deyişini. Efendim bu TEE denen test ( Trans Özofageal Ekokardiyografi ) denen bir zıkkım olup bazen göğüsten yapılan ekokardiyografi ile kalbin tüm ayrıntıları ve bazı bölgeleri yeterince görülemez. Bu durumda yemek borusundan ultrason ile kalbin incelenmesi gerekir ki bu işlem "Trans özofageal ekokardiyografi" "TEE" olarak adlandırılır. Normal şartlarda bu prosedür hastaya sedasyon verilerek yani uyutularak yapılır. Ancak benim durumumda sedasyon almam halinde yoğun bakıma kaldırılmam gerektiğinden sadece ağzımın içine lokal anestezi sıkılıp o da mevcutta olan anestezi direncim yüzünden baya bildiğiniz canlı canlı yapıldı haliyle. İşlem sonunda doktorun yine bana dönüp "Size gerçekten inanamıyorum nasıl hala bu kadar mutlu olabiliyorsunuz, itiraf ediyorum ben sizin kadar dirayetli olamazdım." deyişi de kulaklarımda çınlıyor.

Ah doktor ah! Bu yaşıma gelene kadar öyle çok yandı ki benim canım, ben acılara karşı yüksek bir bağışıklık kazandım. Şimdi siz burayı okuyunca diyeceksiniz ki "Replik çalma! Bu Cebimdeki Gözyaşları'nın bahtsız kızı Aylin'in repliği." Değil! Valla billa değil. Aslında fark ettiğim bir şey var ki bugüne kadar yazdığım hemen hemen her baş karakterle hayatla kavgam neyse onu anlatıyorum. Kadına Şiddete Hayır diye bağırıyorsam ben, benim yazdığım karakter de o şiddetin karşısında en soylu baş kaldırıyı gerçekleştiriyor. 

Bunun yanı sıra hemen hemen her kitabımda aşkı, doğumu ve ölümü anlatıyorum mutlaka. Bu ölüm kimi zaman kanserden, kimi zaman bir sigara paketi yüzünden, kimi zaman patlayan bir bomba yüzünden olsa da sonu hep aynı kapıya çıkıyor. 

"Her canlı bir gün ölümü tadacaktır."

Şimdi diyeceksiniz ki "Daldan dala atlıyorsun baş hunili!"

Bu sefer birazcık öyle oldu kusura bakıvermen gari...

İnsan sadece fiilen ölmez bazen sırtından vuran bir arkadaş yüzünden, çok sevilen eşin ihaneti yüzünden, en güvenilen dostun attığı kazık yüzünden ya da en sevilen gerçekten öldüğünden de biraz ölür. 

SİZ HİÇ ÖLDÜNÜZ MÜ?

Ben öldüm! Hem de defalarca...

Şimdi diyeceksiniz ki madem öldün nasıl bu hikayeleri yazıyorsun? Aslında ortalarda dolanan benim hayaletim hatta ben size öbür taraftan yazıyorum der ve ortamı gerermişim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sevgili KendimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin