04

763 94 14
                                    




''Chaeyoung?'' Sorarcasına tek kaşımı kaldırdığımda bir an afallayıp bakışları değişmişti ki bu gerçekten çok kısa sürdü. Eski yüzü okunmayan haline dönerken konuşmaya başladı.

''Dün gece eskiden sana böyle seslendiklerini söylemiştin.'' Havadaki kaşlarım bu kez çatılmıştı.

''Sadece bunu mu söyledim?''

''Hadi ama Rose, dün gece hakkında mı konuşmak istiyorsun?'' Yüzünü yavaş yavaş ele geçiren gülümsemesiyle tedirginliğim artmaya başlamıştı. Masada geriye yaslanıp iyice rahat bir hal alıp yanağının içini ısırmaya başlamıştı.

''Konuşmamız gereken bir şey olduğunu sanmıyorum.'' Hemen bir soru sorsam doğruyu söyleyip söylemeyeceği şüpheliyken bu şekilde ağzından laf almak şu anlık en mantıklı yoldu.

''Benden sorunun cevabını almadan sızınca konuşmamız gerektiğini düşünmüştüm.''

''Ne sorusu?'' Tamam bu oyuna daha fazla devam edemezdim. O yüzden o lafını bitirir bitirmez sormuştum.

''Benimle gel.'' Ayağa kalkıp kapıya doğru dönecekken hareket etmeyip onu izleyen beni gördü. Kafamı masanın üzerine saçılmış eşyalarıma çevirince sesli bir nefes verdi ve bilgisayarımı toplamaya başladı.

''Geleceğim dediğimi sanmıyorum.''

''Geleceksin Rose.'' Kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakarak devam etti. ''Çünkü merak ediyorsun.''

Bu kez derin bir nefes veren bendim. Diğer eşyalarımı da çantama tıkıştırıp montumu giydim. O önden yürürken ben de arkasında onu takip ediyordum. Arabası olduğunu tahmin ettiğim son model uzay mekiğine bakarken o kapısını açıp binmişti bile. Yanına oturup kapımı kapattım.

''Nereye gidiyoruz?''

''Çok soru soruyorsun.''

''Nereye gidiyoruz?'' Bu kez daha alt tonda ama daha otoriter bir şekilde konuştuğumda kafasını bana çevirmişti.

''Sesin içindeki sessizliğe.'' Bu kadar basit bir sorunun cevabı bu kadar felsefik olmamalıydı. Ya da benim içim titrememeliydi söylediğiyle.

Kafamı cama çevirip yolu izlemeye başladım. Çok geçmeden arabayı durdurup inmişti bile. Geldiğimiz yeri görünce sinirlenmiştim.

''Neden burdayız?'' Sorumu duymamazlıktan gelip kapıya ilerleyince yine onu takip etmek zorunda kaldım. Kapıdaki korumalar onu görünce selam verip kenara çekildiler. Klübün içine girdiğimizde merdivenden inmek yerine sağdaki koridordan devam etmeye başladı. Koridorun en sonundaki odaya geldiğimizde durdu. Kilitli kapıyı açıp içeri girdi ve tabi peşinden ben de.

Siyah deri bir yatak, deri birkaç koltuk, büyük bir masa... Girmeden önce bu kadar büyük olduğunu tahmin etmediğim oda sanki küçük bir ev gibiydi. Ben etrafta gözlerimi gezdirmeye devam ederken o deri ceketini çıkarıp iki bardağa içki doldurup birini bana uzattı.

''İstemiyorum.'' Bu yanıtım onu gülümsetmişti. Koltuklardan birine rahatça oturdu.

''Otursana.'' Yumuşak tonda söylediği komutu gerçekleştirdim. Aynı koltukta ona uzak köşeye oturup vücudumu ona doğru döndürdüm. Elindeki bardaktan birkaç yudum alıp önündeki sehpaya bıraktıktan sonra o da bana döndü.

''Dün geceyi hatırlamıyorsun değil mi?'' Aceleyle ağzımı açıp onu reddedecekken tekrar konuşmaya başladı.

''Hatırlamıyorsun. Eğer hatırlıyor olsan buraya gelmezdin zaten.'' Dirseğini koltuğun sırt kısmına koyup kafasını da eline dayamıştı.

''Dün gece çok içtiğini görünce seni eve bırakmak istedim. Sen de eve gitmek istemediğini söyledin. Şoku hala atlatamamış gibiydin. Ben de sahile gitmek iyi olur diye düşündüm.''

''Ne anlattım sana?''

''Hiçbir şey.''

''Hiçbir şey ama Chaeyoung'u biliyorsun?'' İğneleyeci sorduğum soruyla tekrar konuşmaya başladı.

''Eskiden sana böyle seslendiklerini ama artık çok değiştiğini söyledin sadece bu. Deniz havası duygularını açar diye düşünmüştüm ama aksine denizi gördükten sonra hiç konuşmadın.'' Ona güveniyordum. Söyledikleri ve yüz ifadeleri uyuşuyordu. İçim rahatlamıştı. Tanımadığım bir insana hayat hikayemi anlatmak ya da aldanmış duygularımı açmak isteyeceğim son şeylerdi.

''Sana ne sordum?''Sorunun cevabını vermedim demişti. Ne sormuş olabileceğimi düşünürken dudaklarını yalayıp yüzüne gülümsemesini ekledi. Elini saçlarından geçirdiğinde yine büyülenip ne sorduğumu unutmuştum ki verdiği cevapla gözlerim fırlamamak için yuvalarını zorlamaya başlamıştı.

''Sevgilin olmamı.''


''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölümden sonra vote sınırı koymam gerektiğini düşündüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Bu bölümden sonra vote sınırı koymam gerektiğini düşündüm. Bu hem bana zaman kazandırır hem de siz yeni bölümün ne zaman geleceğini az çok tahmin edersiniz. Bu bölüm için sınır 30 olsun. Teşekkürleeeer.

Cheat •rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin