Yeşil

501 48 8
                                    



Yeniden ve yeniden iyi okumalar :)  ayrıca hesabımı takibe alarak kitapla ilgili duyurduğum her bilgiye kolaylıkla anında ulaşabilirsiniz :)


Ben böyle saçma detaylarla ilgilenirken bir anda kapı sertçe açıldı ve endişeli bir erkek sesi bağırmaya başladı:

"Barış hemen gelmen gerekiyor!"

Derin bir nefes alırken ayrıca da çözülen gizem karşısında içim az da olsa rahatlamıştı. Barıştı demek ki adı. Keşke anlamına layık bir insan olabilseydi.
     Kısa süre içinde kendime gelince olacak olanları izlemeye başladım. Barış odayı arkasına bile bakmadan hızla terkederken, kız yatakta sinirle tepinip anlayamadığım bir şeyler söylüyordu. Siniri hafifleyince kıyafetlerini üzerine geçirdi hışımla çıktı odadan. Odanın boşaldığından emin olunca yavaş hareketlerle resmen vücudumun bir parçası haline gelen dolaptan çıktım.Tam odadan da çıkacaktım ki hafifçe aralamam bile bağırışları işitmeme yetmişti, ayrıca ortada büyük bir sorun vardı ki herkes salondaydı. Bu şekilde buradan çıkmam imkansızdı! Derin nefesler almaya başladım, ama panik atağım çoktan başlamıştı. Ciğerlerimi sonuna kadar dolduran oksijen yetmediği için vücudumda kırmızı sirenler çalmaya başlamıştı adeta. Kalbimi tuttum sıkıca ve gözlerimi kapadım. Aklıma gelen fikirle hızla odanın banyosuna girdim ve kapıyı kilitleyerek suyu duyulmayacak şekilde açıp yüzüme dokundurmaya başladım. Ben bu krizi atlatmaya çalışırken şansıma kimse odaya girmemişti. Bir süre sonra tamamen geçmese de azalmıştı ve ben bu duruma bile şükretmiştim. Banyodan çıkıp kulağımı salon-oda bağlantısı olan kapıya dayadım. Sesler aynı şekilde devam ediyordu. Daha fazla dinlememeye karar verdim, saklanmalıydım en azından biri gelince odadan yakalanmaktan iyiydi.

Ya da kaçmalıydım bir şekilde..


Odada pencere olup olmadığına baktım. Gözüme ilişen deniz manzaralı büyük pencereyle gülümsedim. Benden yaklaşık on tane sığar diye geçirdim aklımdan. Sesler hala devam ederken pencereyi kaldırıp aşağıya baktım. İlk önce amacının dışında kullanacağım tenteyle bakıştım, sağlama benziyordu; ilk planım onun üzerine atlamak oradan da boyumu hafifçe aşan bir yükseklikteki zemine kendimi bırakmaktı. Panik atak yine kendini göstermeye başlarken kapıya yaklaşan sesler de artmıştı. Derin nefesler almaya çalışarak pencere pervazına tutundum ve kendimi aşağıya bıraktım. Tentenin tam üzerindeydim ve şans eseri hiçbir şeyim yoktu! Ayak bileğim düşmemin etkisiyle hafifçe sızlasa da abartılacak bir hali yoktu. Tam bir daha atlayacaktım ki pencerenin yakınlarından bağırışlar ve sesler gelmeye başladı. Kahretsin! Odadalardı!
          Ardından kafama düşen ve canımı oldukça acıtan şeyler hissettim. Gözüme girmemesi için kafamı kaldırmamayı tercih ederken içime Gökhan kaçmışçasına içimden tüm küfürleri sıralıyordum.


Yazardan

      Barış'ın keyfi oldukça yerindeydi, partisinde her şey tıkırında gidiyordu. Evet, bu parti onun partisiydi her ne kadar başta istekli bir şekilde yapmasa da artık bunun iyi bir fikir olduğunu savunmaya başlamıştı. Elini tuttu yanındaki kızın. Kim olduğunu bilmiyordu ama çoktan Barış'ı tahrik eden mimikler yapmaya başlamıştı bile. Sırıttı Barış, tam ihtiyacı olan da buydu işte; her şeyi unutup kafa dağıtmak. İçtiği içkilerin etkisiyle sendeleyen kızın elini beline atıp odasına geçmek üzere içeri girdiler. Ama kız dayanamamış ve çoktan Barış'ın dudaklarına yapışmıştı bile. Çok geçmeden odaya girdiler ve yavaş yavaş gecenin soğuğuna asice karşı gelen sımsıcak odanın etkisine girmeye başladılar.. Ta ki kapı sertçe açılana kadar.

Ocean •YAPBAR•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin