İYİ OKUMALAR..
Arabaya biraz daha hız verip kafamı çevirip Doruk'a baktım. Korkmuş muydu? Önüme tekrar dönerek arabanın hızını düşürdükten sonra Doruk'a “Bu kadar çabuk korkacağını düşünmüyordum. İstersen arabayı sen kullanabilirsin." dedim. Şaşkın bir ifadeyle “Kesinlikle ben kullanıyorum şirine. Sana ehliyeti verenin ben.." lafını tamamlamadan durdu. Biraz düşündükten sonra “Senin ehliyetin olamazki. Sen 17 yaşındasın." dedi. Gülümseyip arabayı kaldırıma yaklaştırıp durdurdum. Arabadan inip onun da inmesini bekledim. Arabadan inip sinirli bir şekilde “Ya polise yakalansaydık! Ne yapmayı düşünüyordun? " dedi. Onun aksine ben sakin bir sesle “Etrafında polis görüyor musun? Fazla kasıyorsun." dedim. Şaşkınlığını koruyan bir tavırla “Çok sorumsuzsun Melis." dedi. Gerçekten öyleydim. Omuz silkerek “Kendimi değiştiremem." dedim. Başını iki yana sallayarak arabaya bindi. Arkasından ben de arabaya bindim. Arabayı ters yöne sürdüğünde eve döndüğümüzü anladım. Sesimi çıkarmayarak koltuğa iyice gömüldüm ve rahat pozisyonumu aldım. Bana aldırış etmeden bu sefer yavaş bir şekilde arabayı sürmeye devam etti. Çok da tınımdı.
Kafamın öne gidip gelmesiyle hafif uykulu halimden ayıldım. Ne bu sinir ya? Sinirle Doruk'a dönerek “Yavaş." dedim. Bana aldırış etmeden arabadan inip sertçe kapıyı kapattı. Fazla atarlıydı. Arkasından onun tersine sessizce arabanın kapısını kapatıp eve yöneldim. Elbisenin kısalığından ve pek alışık olmadığım tarzda olduğundan bir türlü yetişemiyordum ona. Birden kapının önünde durdu. Ben de yanında durduğumda elini belime sarıp beni kendine yaklaştırdı. Kendine fazla güveniyordu.Gözlerimin içine bakarak “Bir daha sakın böyle bir şey yapma." dedi. Emir veriyordu ama bana istekmiş gibi geliyordu. Etkileyici bir ses ile söylemişti. Onun gözlerine bakarken kendimi huzurlu hissediyordum ama tam huzurlu değil. Sanırım cevap vermem gerekiyordu. Başımı tamam anlamında salladım. Yüzüne yine o yamuk gülüşünü yerleştirip “İyi o zaman. Hadi içeri gidelim." deyip belimdeki kolunu omzuma attı.
Dayım şaşkın bakışlar atıp “Erkencisiniz?" dedi. Doruk bana izin vermeden cevap vermişti “Çok yorulduk. Yarın okul var. Yarın erken çıkacağım uçağa yetişmem gerekiyor biliyorsun. Melis'i yarın sen bırakırsın olur mu?" dedi. Şaşkınca Doruk'a dönerek “Nereye?" dedim. Yamuk gülüşüyle cevap verdi “Ben ünüversiteye gidiyorum. Amerika'da okuyorum. Senin geleceğini duyduğumda seni görmek için geldim. Yarın geri dönüyorum." dedi. Daha yeni tanışmıştık ama ona alışmıştım. Sanırım özleyecektim. Meraklı gözlerle yeni bir soru sordum “Ne zaman döneceksin?" dedim. Sırıtışını yayarak “Kafama ne zaman eserse o zaman. Fazla özletmem merak etme." dedi. Ukala. Bozuntuya vermeden “Tamam sonra görüşürüz o zaman. Ben odama çıkıyorum yemek yemicem biraz halsizim. Herkese iyi akşamlar."dedim. Dayım “İyi akşamlar Meliscim." dedi. Doruk koluma girdi ve beraber merdivenleri çıktık. Odamın kapısının önüne geldiğimizde kolumu Doruk'tan ayırıp odaya ilerledim. Doruk gergin bir şekilde konuşmaya başladı
“Melis, bundan sonra dikkatli olmanı istiyorum. Lütfen bir delilik falan yapma okulda. Senin eski okulunda yaptıklarını duydum. Beni abin olarak görebilirsin. İstediğin zaman beni ara hemen gelirim. Kendine iyi bak şirine." dedi ve yanağımı öptü. Soğuk bir şekilde cevap verdim “Tamam." Odamın kapısını açıp içeri girdim. Ömür'ü uyandırmamak için oldukça sessiz bir şekilde üstümdekileri çıkardım. Yeni aldığım pijamaları giyip odanın küçük balkonuna çıktım. Taburenin üstüne oturup bir sigara yaktım. Dumanı içime çekerken bıraktığı o baş dönmesi ve boğazdaki acılık anlatılmazdı. Sigaramı yarımken söndürüp odaya geçtim. Dişlerimi fırçalayıp Ömür'ün yanına sokuldum. Babamı düşünmemek için yarın ki okulu düşünmeye çalıştım. Okulun neyini düşünecem ki? Neyse en iyisi uyumak. Ömür'ün elinden tutup gözlerimi yumdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVİMSİZ
RomanceHayatımı doğduğum gün kaybettim. Babam bana ne kadar kızsa da ben onu çok seviyordum ta ki beni burada yanlız bırakana kadar... Her şey yeni başlıyor. Gerçek beni herkes görecek...