Serhat okul çıkışı Selini aradı. Selinin telefonunun yine kapallı olması onu sinirlendirmişti, Selinin evinde olmayacağını bildiğinden kendi evine gitti.
Tuğba: Yine ne oldu? Sinirlisin
Serhat: Elinin körü oldu!
Tuğba: Belli ki Seline kızdın hıncını benden alıyorsun.
Serhat: İkinize de sinirliyim!
Tuğba: Niye?
Serhat: Sen o lanet şarkıyı açmasaydın, Selin gelip bana Tuğbayla mutlu musun diye sormayacaktı. Ben de onu ikna etmek için onu kırmayacaktım.
Tuğba: Ve...
Serhat: Selin hanıma yine ulaşılmıyor.Tuğba: Biliyor senin onun için endişelendiğini.
Serhat daha fazla evde duramadı, Selinin evine gitti. Selin de evine dönüyordu, Selin ve Serhat apartmanın önünde karşılaştılar.
Serhat: Evine gelmeyi akıl edebilmişsin!
Selin: Serhat içerde konuşallım burada bağrıp durma
Serhat: Bağır mıyım öyle mi?Selin: Evet gir evde konuşalım
Serhat: Tamam
Eve girdikten sonra tartışmaya başladılar.
Selin: Niye geldin ki sen?
Serhat: Sen ilgi çekmeye mi çalışıyorsun!?
Selin: Ben niye ilgi çekmek için uğraşayım!?
Serhat: Senin için endişelenmemi istiyorsun?
Selin: Arkadaşımsın, kardeşimsin diyorsun ama beni hiç tanıyamamışsın yazık.
Serhat: Evet doğru seni hiç tanıyamamışım. Tanıdığım Selin değilsin.
Selin: Öyle mi? O zaman git, tanımadığın birisinin evinde ne işin var!?
Serhat: Hoşçakal
Selin: Bir daha gelme. Sana söz veriyorum senden vazgeçeceğim.
Serhat Seline bir şey söylemeden gitti.