Angela-Rüya Kapanı (Part 3)

131 8 4
                                    

Bay Kelly'nin anlattıkları ilgimi çekmişti. Joaquin'in yaşadıkları çok kötüydü. Eğer ben de onunla aynı kaderi paylaşıyorsam başıma bunların gelmesini hiç istemezdim.

" Tamam, o zaman öncelikle gördüğün halelerden bahset, Ange. Nasıl görünüyorlar ve ne zaman görünüyorlar? "

" Ben buraya gelmeden önce herkeste görüyordum bu haleleri. Ancak buraya geldikten sonra hiç göremedim. Bay Carlos bunun nedeninin Agrastas'la ilgili olduğunu söyledi. Ayrıca haleler...ımm onlar perilerin ve insanların etrafını kaplayan renkli ışıltılar. Ancak bu renklerin ne anlama geldiğini bilemiyorum. "

" O zaman öncelikle bu renklerin anlamını çözmek için perilerle konuşalım. Değişik renklerde olanların yanına gidip ne hissettiklerini sormakla başlayalım. Hadi gel, Ange. "

Öncelikle kıpkırmızı parlayan bir perinin yanına gittim. Gerçekten de sinirli görünüyordu.

"Merhaba. ", dediğimde kızgın bir şekilde baktı bana.

" Ne var?"

Böylece cevabımı almış oldum. Bence bana duygu okuyucu denmeliydi çünkü sadece ne hissettiklerini anlayabiliyordum.

Bay Kelly'e keşfettiğim bilgiyi aktardım ve o da not aldı. Oradaki herkesle konuşmuştum neredeyse. Ortaya çıkan renkler ve anlamları ise şöyleydi:

Mavi=Kafa karışıklığı

Kırmızı=Kızgınlık

Yeşil=Mutluluk, huzur, iyilik

Turuncu=Hüzün

Siyah=Nefret, kötülük

Açık pembe=Heyecan

Mor=Tutku

Sarı=Utanç

Gri=Hissizlik

Bordo=Aşk

Şu ana dek Bay Kelly’le beraber bu renkleri keşfetmiştik. Ancak başka hislerin de olduğuna emindim. Bundan sonra insanların ruhlarını okuyabildiğim her yerde renkler üzerine çalışacaktım. Ancak şimdi baya acıkmıştım ve ders de bittiğine göre salondan çıkabilirdim.

Bu sefer dışarıya adımımı attığım anda Clay yanımda belirmedi. Bunu tuhaf buldum ancak on saniye içinde hızla bana geldiğini görmek garip bir şekilde rahatlamama sebep olmuştu. Bakışlarıyla onu takip etmemi söyledi, ya da ben öyle anladım. Kolumdan çekiştirilmediğim sürece mutluydum ve bunu bozmak da istemiyordum. O yüzden de sorunsuzca takip ettim korumamı.

Arada bana kısa ve ifadesiz bir bakış atıp önüne dönüyor ve hızla yürümeye devam ediyordu. Yemekhaneye geldiğimiz, sıraya girdiğimiz ve yemeğimi aldığım anlar boyunca ya etrafa bakıyor ya da ayağını sallayıp duruyordu. En sonunda dayanamayarak sordum.

“Bir sorun mu var?”

“Hayır.”

Görünmez KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin