Biz geldiik. Bölümün sonlarına doğru süpriz bir karakterimiz var. Bakalım beğenecek misiniz. Yorumlarda buluşalım. 👶🏻
🎵Lauv | I like me better🎵
***
İlkler asla unutulmaz klişesine inananlardan mısınız bilmem ama anaokulunun ilk gününde içinde bulunduğum durum benim için ilkti ve hâlâ hatırlıyor olmam bu klişeyi doğrular nitelikteydi.
Altı yaşındayken kısa süreliğine yaşadığım o karmaşa, özgüvenli kişiliğimde izi geçmeyen bir leke olarak kalmıştı. Bu yüzden birazdan size anlatacağım şeyleri bizzat Hoseok'tan saklayarak benimle birlikte mezara kadar götürmenizi istiyorum.
Hazır mısınız?
Öyleyse başlıyorum!
Sabah Hoseok'un işe giden annesinden ayrıldığı için evin içini haykırışlarıyla doldurmasına rağmen inanılmaz bir keyifle uyanıp, yatmadan önce ayarladığım çizgili tişortüm ve kot şortumu giydim. Havalar henüz soğumamıştı fakat gökyüzündeki kara bulutları gören annem üstüme kapüşonlu sarı yağmurluğumu da giydirdi.
Hoseok'suz bir gün geçireceğim için yüzümde güller açarak kahvaltımı yaptım ve Hoseok yokluğumu fark edip ağlamasın diye onunla biraz saklambaç oynadım. O beni aramakla meşgulken ise sinsice babamla birlikte evden çıktım.
İşte o zaman gökyüzündeki, güneşin önüne geçen karanlık bulutlar gibi tatlı heyecanımın yerine de farklı duygular geçti. Daha önce hiç deneyimlememiştim, o yüzden bir ad koyamıyordum.
Arabada babama her zamanki gibi Tigers Way ve Jack Rusteld'ın maceralarından bahsediyordum. Dış dünyada her şey yolunda görünüyordu. Ama her ışıklarda durduğumuzda ya da trafik yüzünden yavaşladığımızda anaokuluna vardığımızı düşünüyor ve gerginlikten aklımı kaybedecek gibi oluyordum. Bana ne olmuştu böyle? Midemde sanki Hoseok'u tek lokmada yutmuşum da o da etli pençeleriyle midemi yırtmaya çalışıyormuş gibi bir his vardı. Daha dün parkta tanıştığım Jimin'i garipserken bugün onun gibi davranıyordum.
Kendimden asla böyle bir şey beklemiyordum ama her yerde girişken olan ben, birden bir sürü çocuğun olduğu o yere gitmekten korkar olmuştum. Çünkü onlar çoktan tanışıp kaynaşmışlardı. Anaokuluna gitmek için her şeyi ince detayına kadar planlarken bu durumu düşünmeyi unutmuştum. 'Aralarına nasıl bir giriş yapmalıyım? Ya beni dışlarlarsa?' diye düşünmeden edemiyordum.
"İnmeyi düşünmüyor musunuz, beyefendi?"
Kapıyı açıp inmemi bekleyen babamın sesi zihnimdeki ve midemdeki dinazor savaşlarını bir süreliğine durdurdu. Rol yapıp inmeye yeltendim fakat heyecandan bacaklarım tutmuyordu sanki. Bu daha da gerilmeme sebep oldu. Yürüyecek gücüm yoktu ve sınıfa babamın kucağında gidersem ilk günden alay konusu olacaktım.
Başka çarem yoktu, süper kahramanım beni bu durumdan kurtarırdı. Bu yüzden ona üzerimde palyaço kıyafeti gibi duran hislerimi açıklamaya karar vererek "Hayır," dedim. Fakat sesim sanki ruhum emiliyormuş gibi çıkmıştı.
Babam çömelip yüzüme baktı. "Ne oldu? Hasta mısın? Bir yıldır bugünün hayalini kuruyordun."
Gerçekten de öyle. Bir yıldır bugünün hayalini kurmuştum ama bir kez bile sınıfın içine girdiğimde ne ile karşılaşacağımı hesap etmemiştim.
Başımı aşağı yukarı sallarken babamın kocaman elleri yanaklarını bulup saklamaya çalıştığım gözyaşlarımı sildi.
"Gitmek istemiyorum. Korkuyorum. Herkes çoktan birbiriyle arkadaş olmuştur bile. Eve götür beni n'olur..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
childmann 症 | vhope
FanficEvin tek çocuğu olan Taehyung'un annesinin, ev bütçesine katkıda bulunmak için komşunun çocuğu Hoseok'a bakmasının hikayesi