Park Çağı

925 120 108
                                    

Selamlarrr biz geldik. Valla Hoseok tosununu jelibonlarından ayırıp getirene kadar canım çıktı. Yapış yapış elleriyle telefonun ekranına dokunmaya çalışıyor şu an. Isırmak serbest jdkgkd her yorum bir ısırık jdkcövödövööf

yorumlarda buluşalım! 👶🏻

yaş hatırlatması:
Tae:6
Hoseok: 4
Jimin:5
Yoongi:5
Jungkook:7
Jin:9
Namjoon:9

***

Yine bir haftasonu, öğlen vakitlerinde zilimiz çaldı. Ben odamda Bay Jeon'un verdiği ev ödevlerimi yaparken kapıya annem baktı. Bir kulağım kimin geldiğini merak ettiğimden kapıdayken, yeşil dilli dinozorunda kapıya koştuğunu bildiren ayak seslerini duydum. Emeklemeyi tamamen bıraktığından beri her kapı çaldığında annesinin işten geldiğini sanıp paytak adımlarla kapıya koşturmaya başlamıştı.

"İyi günler Son Ja teyze. Taetae bizimle parka gelebilir mi?"

Chimchim'in sesini duyar duymaz kalemimi fırlatıp anında kapıya ışınlandım. Heyecanla parlayan bakışlarımla anneme evet demesi için yalvarırken annem gülümseyip, "Tabii gelebilir," dedi. "Ancak havalar soğumaya başladı ve Taehyung daha ev ödevini bitirmedi. Bu yüzden en fazla bir saat sonra evde olması lazım."

O bizi uyarırken ben çoktan beyaz fildişinden düğmeleri olan siyah kabanımı giymiştim. Kapının önüne çıkıp spor ayakkabımı giyerken aynı anda anneme mutlu gülüşlerimi sunuyordum ki gözüm etli pençesinin birini dış kapıya yaslamış hevesle Jimin ile bana bakan Hoseok'a kaydı. Bu heyecanın hayra alamet olmadığını anladığım anda ayaklanıp anneme el sallayarak merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Ve aynı saniye içerisinde tüm apartman Hoseok dinazorunun vahşi çığlığıyla yankılandı.

Annem arkamdan "Taehyung! Gel oğlum Seok'u da götür!" diye sesleniyordu. Ama eğer onu duymazdan gelirsem bu bir saati keyifle geçirebilirdim.

Ta ki apartman kapısını açıp arkamı döndüğümde Jimin'i ardımda göremeyene kadar.

Düşen suratımla gerisin geri merdivenleri tırmanıp kapının önüne geldiğimde Jimin ve annemi Hoseok hazretlerinin önünde diz çökmüş hâlde buldum. Hoseok kızarık gözleriyle annemi seyrederken, annem ona kırmızı şişme montunu, Jimin ise cırtcırtlı spor ayakkabılarını giydiriyordu.

Annem beni gördüğü gibi ikna eylemine devam etmeyi sürdürdü.
"Yürümeyi öğrendiğinden beri hiç parka gitmedi, abilik yapıp onunla da oynasan ha?"

"Ama anne o çok yavaş yürüyor, ona göz kulak olursam oyun oynayamam ki!"

"Sen onu kum havuzuna bırak yeter. O isterse sizi takip eder."

Ben dudaklarımı büzüp bakışlarımı ayakkabıma dikmişken Jimin'in onaylayan sesini işittim. "Sen merak etme Son Ja teyze, ben Hoseok'la da oynarım."

Sırtından bıçaklanmanın acısıyla yüzümü buruşturup karşıma baktığımda Hoseok'un etli pençesinin Jimin'in tombiş elini rehin almış olduğunu gördüm. Pes ederek asansörün düğmesine bastım. Hoseok ile merdivenlerden inene kadar annemin parkta oynamam için verdiği süre biter, üstüne akşam olurdu.

"Taetae küstün mü bana?"

Parka çıkan yokuşu tırmanırken Jimin'in endişeli tonda mırıldandığını duyunca arkamı döndüm. Hoseok'un elinden tutarak yürüdüğü için bayağı geride kalmıştı. Üstelik Hoseok yürürken çevresindeki her şeyi ilk defa görüyormuş gibi incelediğinden iki adımda bir durmak zorunda kalıyordu.

Yokuşu inip Jimin'in yanına varırken "Küsmedim," dedim. Jimin'den aksi bir davranış bekleyemezdim ki! Çevresindeki herkese yardım etmeyi seven biriydi. Her ne kadar planlarımız değişse de böyle biriyle arkadaş olduğum için çok şanslıydım.

childmann 症 | vhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin