XI

2.2K 111 18
                                        

~

O gecenin Jungkook'un doğum günü olduğunu öğrendikten sonra, Taehyung ne yapsa etse bunun dışında bir şey düşünemez oldu.
Dürüst olmak gerekirse, küçüğünün diğerlerinin verdiği hediyeleri açtığında yaşadığı heyecanı seyretmek onu çok kıskandırıyordu. Ama bunu dışa vurmuyordu, inatçı çocuk.

Jungkook'a aklında kesinleştiremediği bir nedenle hediye armağan etmek istiyordu ancak bir yandan da kendini bu düşünceden çekip çıkarmak için de durmadan uğraşıyordu.

Şu anda ofisinde kendi başına oturuyordu. Dirseği masada ve iki parmağı alnında, tüm gün onu rahatsız eden bu ağrıyı azaltmak umuduyla parmaklarının ucuyla durmadan ovuşturuyordu fakat zamanla hiçte faydasını bulamamıştı. Kapının ardından gelen sesle kimin geldiğine bakmak için başını kaldırdı, gelen Jimin'di.

"Jungkook'un doğum gününden bu yana nerelerdeydin lan sen?" Jimin hemen masanın başucundaki deri koltuğa yerleşip gerindi.
'Siktir!...ne zaman herkes doğum günü hakkında konuşmayı kesecek?!'
"Gece içimde bir umutla geri geldim ancak tek bulduğum onun dışında hepiniz sarhoştunuz pislikler, özellikle de sen o kadar sarhoştun ki ne yaptığının farkında değildin ona çok yaklaşmıştın ve-"

"Bir dakika bir dakika dur dur dur orda duuur... SEN KISKANDIN YANİ?! ULAN SENİN BU KISKANÇ YANINI GÖRMEYELİ YILLAR OLDU!"

"Hyung bıktım senden, kıskanç değilim tamam mı?! Mümkünse o varlığı sorgulanan beynine sok bunu!"

Jimin yalandan elini kalbinin üstüne koydu ve kırılmış rolüne girdi.
"Aayy bana beyinsiz dedi amanın öleceğim!"

"Bazen senin neden hala buraya girme iznin olduğunu sorguluyorum..."

"Çünkü beni çok seviyorsuuun~"

Taehyung birkaç saniye boyunca bakakaldı ve ardından derin bir nefes alıp verdi.
"Bu kadar yeterli... herneyse bende tam ona hediye almalı mıyım ya da almamalı mıyım diye düşünüyordum."
Jimin oturduğu yerde daha rahat olmak için oturuş şeklini değiştirdi.
"Peki nedenmiş o? Durduk yere vahiy inmiş gibi bir anda iyi kibar bir adama mı dönüşüyorsun yoksa herkesin ona aldığı hediyeleri görünce içinde biriktirdiğin kıskançlığı kabullenmek mi istemiyorsun? Anlamadım da."

'Tam da üstüne bastı.'
Taehyung ağzı açık ona bakarken Jimin, o daha fazla bir şey demeden yine konuşmaya başladı.

"Ve evet bu odada onunla ilgili olan her konuda seni tonlarca soruyla sorgulayacağım hiç kaçış şansın yok beyefendi."  Taehyung bakışlarını başka bir yöne çevirdi, kahretsin ki her ne kadar bu gençten uzaklaşmak istese de her şey ortadaydı, her seferinde hızla Jungkook'a doğru adım atan kişi ta kendisiydi.
"Ben... bilmiyorum tamam mı? Bana tutulmasını veya buna benzer bir yakınlık hissetmesini istemiyorum ama doğruyu söylemek gerekirse bana da neler olduğunu anlamıyorum..."
Jimin iç çekti, Taehyung ta en başından beri kafasını karıştırıyordu zaten ve gittikçe düşünme kabiliyetini de kaybediyordu. "Insanları sakince dinleyip bir ders çıkarmayı bilmiyorsun ki senin şu inatçı götün sorularına yanıt bulmakta benim yardımımı bile kabul etmiyor. Yani sana tek diyebileceğim şey, bekleyip kendin bulacaksın. Ama beni yanlış anlama sen benim dostumsun bir sıkıntın olduğunda burda olacağım tabii inatçılığı bir kenara çekersen tamam mı? Şimdi gitmem gerek, nasılsın diye sormak için gelmiştim. Sonra görüşürüz Tae."
Jimin koluna birkaç kere hafifçe vurup gülümsedikten sonra kalkıp odadan çıktı, arkasında da bir âdet sözlerinin etki etmediği ne yapacağını kestiremeyen siyah saçlı bir genci bıraktı.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin