XV

1.3K 72 10
                                    

~

Çok geçmeden tam da Taehyung'ın planladığı gibi varmışlardı. Gökyüzü daha da bir renklenmişti, sanki onların geldiğinin haberini kuşlar ona iletmişti de sevinçten tüm renklere bürünmüştü kuşların son kez yankılanan cıvıltılarıyla.
Ortalıkta şanslarına kimsecikler yoktu başbaşa kalmışlardı dalgaların kıyıya vurup geri çekildiklerinde bıraktıkları o pırıl pırıl kum yüzey ile, evet Taehyung onu kumsala getirmek istiyordu.
Park alanına geldiklerinde sessizce aşağı indiler. Jungkook sanki ilk defa böyle bir manzaraya şahit olmuşçasına etrafına bakınıyor arada bir kendi etrafında bir tur dönüp duruyordu. Taehyung ise her şeyden emin olduktan sonra küçüğün yanına gelip onun haberi olmadan usulca parmaklarını kenetledi onunla. Jungkook aniden hissettiği temasla gözlerini ellerine götürdü, ardından gözleri eline sımsıkı kenetlenmiş elin sahibinin gözlerinin içine bakmak için önce gözleri kolundan omzuna ordanda yüzünde gezindi ve en son o kahverengi gözlere odaklandı.
Taehyung aynı şekilde ona bakıyordu, tek fark ise sıcak bir gülümseme sunması olmuştu.
Bu da Jungkook'un kalbini ısıtmıştı. "Gidelim mi?" Taehyung aralarındaki bu bağın sunduğu sessizliği bozmak istemiyordu ama zorundaydı, Jungkook'u o kadar çok mutlu etmek istiyordu ki o yüzden de gitmeleri gerekiyordu.
Jungkook dalıp gittiği o gözlerden duyduğu huzur verici sesle gerçekliğe geri döndü ve hiç tekrarlatmadan başıyla onaylayıp gülümsedi, haftalardır bunu bekliyordu sonunda beklemesine değmişti işte. Umuyordu ki her günü onunla böyle geçsin.

Jungkook kuma ayak basmak istiyordu, sıcak ama bir o kadar da soğuk kumları hissetmek istiyordu.
Ne kadar da uzun zaman olmuştu bu hissi edineli. Jungkook olduğu yerde bir anda durunca elleri kenetli olduğundan Taehyung'ın da bir anda durmasına neden oldu. Taehyung arka çaprazına doğru kafasını çevirip küçüğüne merakla baktı. "Ayakkabılarımızı çıkaralım hyung, birlikte kumda koşalım."
"Sen nasıl istersen." Taehyung önceden yaptığı gibi hiç bırakmaya niyetleri olmadığı o elleri yavaşça parmaklarını çözerek uzaklaştırdı ve eğilerek ayakkabılarını çıkardı.
Jungkook'ta yüzünde kocaman bir tebessümle aynı şekilde eğildi ve o da ayakkabılarını çıkardı. İkisi de ayakkabıları ellerinde arabaya geri dönüp bagaja koydular ve tekrardan kumsala doğru ilerlemeye başladılar, parmaklar kırık bir vazonun parçalarının aksine tam oturmuşlardı, bu sefer daha sıkı ve güvenle. Kumsala vardıklarında Jungkook daha fazla bekleyemeden ayaklarıyla kumu buluşturdu. Cidden rahatlamış gibi hissediyordu, huzurluydu.

Taehyung ile birlikte elele bir süre denizin kumsalla buluştuğu çizgide dümdüz ilerlemeye başladılar. Jungkook deniz tarafında kaldığından ayağına değen soğuk su ile yerinde sıçrıyor ve hafifçene ciyaklıyordu. Bunu gören Taehyung her seferinde sırıtıyor arada bir kahkaha atarken başını geriye doğru yatırıyordu. Jungkook ise somurtuyor,

'Hey! TaeTae hyung, hiçte komik değil kes şunu ya!' Diye bağırıp hafifçe büyüğün omzuna vuruyordu. Taehyung'da kendisine küsmesin diye her defasında özür diliyor yanağına affetsin diye minik öpücükler konuduruyordu. Kalp atışlarını hizlandırdıkça daha da hızlandıran duygu birikmiş öpücüklerden yanakları kızarıyor Taehyung görmesin diye başını denize doğru çeviriyordu ama o da çok iyi biliyordu ki Taehyung onun ifadelerini, hareketlerini okuyabiliyordu. Saklamaya çalışması saçmaydı tabii ama ne yapabilirdi ki? Çaresiz hissediyordu ama içten içe de gülümsüyordu buna.

Hava iyice karardığında Jungkook fark edemediği birden parlayan yıldızlara eşlik eden uzun bir tele bağlı fenerler kumsalda boydan boya uzanıyordu. Tam karşılarında da kumsalın geniş bir alanı vardı, hemen ortasında da yere hazırlanmış bir alan bulunuyordu.
Birkaç tane rengarenk desenli dev minderler çevreliyordu, tam ortalarında da  her tür meyveden, içeceğe kadar doluydu. Jungkook'un şaşkın ifadesini inceleyen Taehyung şirin bulduğu suratı çenesinden nazikçe tutarak kendisine çevirdi, ve tekrardan buluştu bakmaya doyamadığı parlak büyük kahve gözler.
"Lütfen beni affet Jungkook... eski beni unutmanı istiyorum ve bu geceden sonra yeni bir hayata başlamak istiyorum... sadece sen ve ben." Taehyung'ın hafifçe gülümseyen suratı o minik gülüşü de kaybetmeye başladıkça yerini ciddiliğe bırakıyordu. Küçüğünün cevabını hemen şimdi bilmek istiyordu, hiç bu kadar sabırsız olmamıştı. Yüzündeki bu ifade değişikliğini fark eden Jungkook, hemen elini ayırıp bu sefer iki eliyle birlikte ellerinin arasına aldı karşısındaki herkesin kör kesildiği  kimsenin göremediği o melek yüzü.
Elleriyle yüzü kendisine doğru yaklaştırdı ve alınlarını buluşturdu. Taehyung gözlerini kapatıp derin bir iç çektikten sonra Jungkook'ta gözlerini kapadı, ama onun aksine kıkırdamaya başladı.
Taehyung Jungkook'tan bir kıkırtı beklemiyordu o yüzden ses etmedi, yanlış düşüncelere kapılmasıyla telâşlanmaya başladı. Ama buna hiç gerek yoktu yanılmıştı.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin