5 bullets per second

3K 222 209
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




7 Vontre*, 1800'lerin başıydı.

Park Chaeyoung, üzerindeki uzun ve asaletli elbiseyle gece vakti girdiği gizli dönenmeçten sapmış, ufak topuklu ayakkabılarının taş zeminde bıraktığı tok ses eşliğinde telaşla hanedanlığa yol almıştı. Etraf sessiz, gece olabildiğine suskundu ve tek bir çıt dahi muhafızları ayaklandıra bilirdi.

O yüzden dikkatle ilerlemeyi seçti. Hava soğuk, esintili ve rütubet doluydu. Gökyüzünde kara bulutlar dolaşıyor, tehlike çanlarını geceye bahşediyordu. Sarışın yürümeye devam ederken, girdiği karanlık sokaktan ışıklarla aydınlanmış şehir meydanına geldiğinde, sırtını gördüğü bedenle duraksamıştı. Monte ordu generali, uzun bedeniyle şehir meydanında dikiliyordu. Simsiyah giyinmişti ve karanlıkta bir tek sivri kılıcı parlıyordu.

Kadının zarif elleri lacivet elbisesinin eteklerini kavrayıp sıkarken, "Topları getirin!" diye bağırdı general. Chaeyoung geri sıçrayarak yutkundu. Çok iyi biliyordu ki, onun burada olması hiç hayra alamet değildi.

Az sonra olarak kilolarca toplar şehir meydanına taşınmaya başladı. Chaeyoung, hissettiği korkuyla bir adım attığı esnada, gürültülü seslere ahali ayaklanmış ve ellerinde silahlarla şehir meydanına koşmaya başlamıştı. Artık yağmur hafif atıştırıyordu.

O esnada genç kadın, saklandığı delikten olacakları telaşla izliyor, ona güvenmek istiyordu. Daha birkaç gün önce konuşması geçen şeyi gerçeğe dökebilir miydi? Belki de.

"Herkes silahlarını yere bıraksın ve diz çöksün! Tek bir defa söyleyeceğim."

Efes'in hırçın dalgaları generalin sözünü duymamayı seçti. Chaeyoung korkuyla ileri atılırken  baştan sonra simsiyah giyinmiş general Kim, yavaş adımlarla tam merkeze yürüyerek elini kaldırmış ve eş zamanlı olarak keskin bir çığlık sesi dökülmüştü soluksuz geceye.

Toplardan gelen gürültüler, insanların canına mâl olarak şehri derbeder ederken, o sadece bir kenarda duruyor ve olan biteni sakin yüz ifadesiyle izliyordu. Chaeyoung ondan nefret etti. Eline verseler tek seferde parçalara ayırırdı ancak tek yapabildiği gürültüden biraz olsun kopmak için sakin bir köşeye çekilmekti. Şayet öyle de oldu.

Ateşler, mermiler, ağıtlar bir çığ olup yığıldı sokaklara. Bir ülke canhaşır çığlıklarıyla yere devrildi ve Kim Taehyung, kendi ihtişamlı tahtından olan biteni soğuk bir ifadeyle izledi. Siyah yılanlar koynuna dolup ruhuna işlerken, dudaklarında tehlikeli bir gülümseme belirmişti. Ruhu ekseninden kaysa, nefes alamasa dahi bu devrimi bastırabilmeliydi.

"Durun!"

Ayaklarının altına serilen yoksul köylüyle birlikte korkuyla yerinden sıçrayan ve öfkesini kabarık bir köz misali kalbine saklayan sarışın, tam o esnada gizlendiği kuytudan çıkmış, ufak su göllerinin eteğini ıslatmasını umursamadan ayakkabılarıyla zemini döve döve karşısına geçmişti devrimin.

Bedeni şehir meydanın tam ortasında, topların ve mermiler tam hedef noktasındayken, elini havaya kaldırdı ve tekrar etti. "Durun artık! Bu kadar yeter!" Eş zamanlı olarak gürültülü bir şimşek gökyüzüne yükseldi.

Ancak duran olmadı. Bu kan, asla durulmayacaktı.

Hemen sonra topun gürültülü sesi doldurdu sokağı ve geriye atıldı cılız beden. Chaeyoung'un korkuyla titreyen kalbi parçalara ayrılırken, keskin çığlığıyla birlikte  son anda bir kol beline sarılmış ve bedenini hedeflerden alarak yere sermişti. Cılız bedeni  taş zemine çarpıldığında, göğsü hızla inip kalkmaya ve nefesleri çoğalmaya başlamıştı. Kemikleri kırılmış gibi acıyor ve boğazından yükselen hırlamaları durduramıyordu.

Chaeyoung o ana kadar gözlerindeki ıslaklığın ne olduğunu anlamamıştı. Ağlıyordu. Bu dehşet, bu acı onun için bile yenilip yutulamazdı.

Biraz daha kendine geldiğinde  alnında hissettiği kemikli parmaklar sarı saçlarını kenara iteklemiş ve o, kirpiklerini zorlukla kırpıştırıp gözlerini aralamıştı. Soluk kahveleri gördüğü yüzle irileşirken,  korkuyla atan kalbinin buz tuttuğunu ve soluksuz kaldığını hissetti. Titrek bir nefes eşliğinde gerilediğinde, alnındaki parmaklar daha yumşak bir hal almıştı.

Efes'in gözdesi, Monte ordu generali Kim Taehyung, tam üzerindeydi. Koyu kahve gözleri  üzerinde dolaşıyor ve herhangi bir hasar olup olmadığını kontrol ediyordu. Bakışları detaycı ve bir o kadar da dikkatliydi.

"Senin burada ne işin var?"

Nefes nefese dudaklarından dökülen soruya Chaeyoung cevap vermek için dudaklarını araladı ancak az sonra bakışları arasındaki köprüyü yıkan bir hezeyan düştü geceye.

Aniden güçlü bir çığlık seli koptu ve gökyüzü ateşlerle doldu. Mermiler yığınla yere dökülürken, metallerden çıkan sesler ikilinin kulaklarında uğuldamış, Chaeyoung yanan gökyüzüne yuvalarından çıkacak gibi irileşen gözleriyle bakmıştı. Ancak az sonra olayın mahiyetini anlayarak korkuyla ellerini kaldırmak istediğinde, hiç beklemediği bir şey oldu.

Kim Taehyung'un bedeni , üzerine örtülerek onu korumaya aldı.

"Geri çekiliyoruz," dedi o esnada devrimin lideri. Toplar herkesi helak etmiş, sokaklara onlarca beden serilmişti.

"Kaybettik, geri çekiliyoruz. Herkes Kim Taehyung'un önünde diz çöksün."

Binlerce ülkenin arasından bir ülkede, o ülkenin en kızgın şehrinin en kanlı gecesinde bir şehir bir adamın ayakları altına serildi. Herkes diz çöktü ve o, dizlerindeki başı nazikçe yere koyarak ayağa kalktı.

Yüzünde başarı dolu bir ifade, dudaklarında tehlikeli bir gülüş.

Efes, Monte generali Kim Taehyung'un toplarla uyguladığı plan sayesinde 7 Vontre devrimi başarısız olmuştu.

Ateşler, mermiler, ağıtlar,
Gece olacak,
Hepsi yağacak.
Bir şehir, bir adamın elinde nefessiz kalacak,
Çığlığını bir kadına adayacak.
Ateşler, mermiler,ağıtlar
Bir gece ansızın,
Hepsi susacak.
Saniyede beş kurşun,
Kalbine damlayacak.

Vontre; Efes takvimiyle Nisan ayıdır.

Siraijah 'a ithafen,
08.06.2019

«kurgu dahilinde kullanılacak her isim, olay ve makam kendi zihnime aittir. kullanılacak nadir tarihi isimler sadece isim itibariyle mevcut olacak, kurguyla hiçbir ilgi ve alakası bulunmayacaktır.»

5 bullets per secondぁvroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin