En Büyüğü Acının

95 12 20
                                    

   Acılarımı, yaşanmışlıklarımı ve belki de saklı kalanları birine anlatmayalı o kadar çok olmuştu ki... o gün yaşadıklarımı unuttum sanmıştım.

   Sanmıştım ki acım dinmiş, yok olacakmış yakında.

   Ama ne mümkün kaybettiğini unutmak. İçimde bir yerlerde sönmesin diye özenle koruduğum elimi siper ettiğim mumlar var. Asla sönmeyecek olan.

+0578*******:Senden önce derdin en büyüğü bende sanırdım. (01:44)

+0578*******:Ama ben hiç annemi kaybetmedim, ya da babamı.

+0578*******:Haksızlık ettim galiba kadere

+0578*******:Belki de ettiğim küfürler boş yere.

+0578*******:Ölenle ölünmez demiştin ya,

+0578*******:Aslında ölenle ölünür. Ölenden sonra değil.

+0578*******:Sonuçta doğa Kanunu bu doğan ölür.

+0578*******:İkimizde fazla abarttık.

+0578*******:Sonuçta nedir ki en büyüğü acının? (01:58)

   Sabah kalktığımda hiç yapmadığım bir şey olan kahvaltıda farkettim mesajları.
   
    Sahi neydi en büyük acı? İnsanın kendi başına gelen olaylar değil miydi? İnsanoğlunun kötü huyları arasında birinciliği bencillik çekmiyor muydu?

   Abartmış mıydık? Herkesin başına neler geliyordu biz ise sadece bizim başımıza geliyormuş gibi davranıyorduk. Annem asla istemezdi eve hapis kalmamı. Bundan önce bay -ismini-bile-bilmediğim- yıkıka söylediğim gibi, mutluluğumu isteyen birine ölümümün acısını mı yaşatacaktım?

   Hayır! Anneme kıyamazdım ben. Bu zamana kadar ne yaşadıysam yaşadım bir yerde durmam gerekiyordu artık. Kafam ne zaman yerine geldi bilmiyorum ama... gecenin 3'nde gelen mesaj bundan sonra hayatımı değiştirecekti. Hem de kökten. Burağın daima dediği şeyi yapacaktım

   Evden çıkacaktım...

Yıkık-Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin