3 sene sonra
Zor bir süreçten geçiyordum, kendimi toparlamam zor oluyordu her geçen gün. Bazen kendimden nefret ettiğim zamanlar oluyordu, aşk böyle birşeydi sanırım. Kendi kendimi teselli etmeyi bırakmıştım bu durumu kabullenmem gerekiyordu. Saç teline dahi kıyamadığim kadın beni aldatmıştı, oysaki en son giderken seviyordu beni, gidiş o gidiş sevmeyi bırakmıştı sankii.
Uzandığım yataktan kalkarak pencereye yaklaştım, sanki gökyüzü benim halime ağlıyordu, her şeyimi kaybetmiş ve en önemlisi kendimi kaybetmiş gibiydim.
O gittikten sonra yine konuşuyorduk ama zamanla soğuk davrandığını fark etmiştim. Buna rağmen ben ikimizin yerine yaşatmaya çalışmıştım bu aşkı ama o buna sürekli engel oluyordu.
Beni ilk aldatışindan bahsedeyim mi?
Kimse bizim çıktığımızı bilmediği için ve uzakta olduğu için hanim efendi düşünüp taşınmış beni de karşıdaki kişiyide kullanıp ikimizle aynı anda konuşmuştu ve ben bunu ona ulaşamadigim zaman annesini arayarak öğrenmiştim bu durumu"Kaylacim, mısra erkek arkadaşının yanına gitti. Telefonu da evde. Kapatmış herhalde"
"Se- sevgilisi mi?"
"Evet"
Hayatımı darma duman etmeye yeten bu kelimeydi "evet", beni kandırmıştı ve ne biliyor musunuz? Ben her gün onun hayaliyle uyurken o beni yok sayarak başkasıyla olmuştu.
Yooo, yoo hemen bu ilişkiyi bitirmemişti en azından düzeleceğini sanmıştım.
Onunla bu konuyu konuşurken,gözlerimden akan yaşlar yanaklarımı nasil ıslatiyordu gormeniz lazimdi.
Canım öyle yanıyordu ki bunun tarifi yoktu.
Bana ondan ayrıldığını ve arkadaşları istedi diye konuştuğunu söyledi, saf değildim tabi ama onu seviyordum. Gurur denilen şeyi unutmuştum onunlayken. Tekrar konuşmaya başladık ama tabi güvenim kalmamıştı. Onun olduğu şehire akrabamlari görme bahanesiyle gitmiştim. Tek amacım ona bir kerecik dahi olsa sarilmakti ve öylede olmuştu. Sımsıkı sarılmıştım sanki hiç kırılmamış gibi, kendimden çok onu düşünmüştüm o konuları açmamaya özen göstermiştim yanındayken.
Okulların açılmasına 3 gün kalmıştı ve ben 2 gün sonra binip kendi memleketime gidicektim.
Bu iki günü onunla geçirmek için çaba göstermiştim ama o önemli bir işi olduğunu söyleyip yanima gelmemişti.
Akşam olduğunda annesi beni yemeğe davet etmişti. Yine gururumu ayaklar altına alarak gittim, tabi aramızda yaşananları kimse bilmediği için sorun olmuyordu.
Evlerine gittiğimde herşey güzel geçiyordu ta ki mısraya "telefonuna bakabilir miyim?" Diyene kadar.
Tahmin etmiştim zaten birşeylerin olduğunu ama kendi içimden olmamasını diliyerek istemiştim ama o vermeyip dalgasına vurmuştu.
Aradan bir saat geçmişti, o üstünü değiştirmek için kendi odasına gittiğinde bende koltuğun üzerinde unuttuğu telefonunu alıp lavaboya girmiştim.
Dualar ederek karıştırdığım telefonda hic istemeyeceğim şeyler görmüştüm.
Bana bugün önemli bir işi olduğunu söylemişti yanlış hatırlamıyorsam ama önemli olan işi bir erkekle kafede buluşmakmış.Kendi kendimi sakin ederek lavabodan çıktım.
Telefonu geri yerine bırakarak onun odasına doğru adımladım, ben tam kapıyı çalıcağim sırada o açmıştı
Benim kolumdan tutarak içeriye çekmişti, sımsıkı sarilarak ağlamıştı
"Gitmezsen olmaz mı?"demişti.
İçimden 'varlığım da yoklugum da senin için birşey ifade etmiyor be sarım'demiştim. Hiç unutmam.
Sustum.. içim parçalana parçalana sustum...
Gözlerinden yaşlar akıyordu, bi an gerçekten sevdiğini düşünmüştüm.
Ama ayıp etmişti bana, gitmeme 2 gün kala yanimda olmak yerine başkasıyla buluşmuştu.
Fark ettiniz mi? beni aldatmasına şimdilik birşey demedim, beni yakan şey son günümüzde yanimda olmaması.
Hiçbirşey demeden ayrılmıştım o şehirden, yine kendimi avuttum ve yine beni sevdiğini düşündüm ve yine yandım
Çok saçma bir döngü haline gelmişti. Sürekli aldatıliyordum ama her seferinde duygularıma yenik düşerek onu affediyordum, sadece affediyordum, hala bir yanım darma dağımdı...
Onun yaptığı hatalar kendimden nefret etmeme sebep olmuştu. Aynalar düşmanım gibiydi resmen, dışarı çıktığımda tekrar tekrar kendimden nefret esiyordum çünkü lanet olsun ki ona isteyeceği şeyi ben veremezdim.
Bir kızdım...
Içim yana yana kurdum bu cümleyi ama emin olun ki eskisi kadar yanmıyor içim neden mi? Çünkü alıştım.
Şuan ayrıyız, sadece ayrıyız onu hala içimde yaşatiyorum. Ona olan duygularım eskisi kadar yoğun olmassa da bir yerlerde biliyorum ki tekrar görücem tekrar bağlanıcam
Onu görmeyi bir yandan istiyorum ama bir yandan da istemiyorum çünkü gelse bile tekrar bırakacağını biliyorum ve ben daha yeni yokluğuna alıştım diyerek kandırırken kendimi bir daha görsem asla kandırmazdım
Bir gidişi daha asla kaldıramazdim.
Hepimizin kaybettiği şeyler vardır. Ben hayal kurmayı unuttum mesela, güven duygumu kaybettim, aşk denilince korkar oldum.
Aşk insanı acınacak duruma getirir. Siz hiç şöyle düşündünüz mü acaba bilmem ama ben çok düşündüm. Benim için bir kere bile olsa korkaması için ölüm döşeğinde olmayı isterdim.
Çok saçmaladım. Zaten bizi umursamayan insanların neden bizi kaybetme korkuları olsun ki?
Koluma ne zaman attığımi dahi bilmediğim façaya baktım, nefes alıyordum ama yaşadığımı söyleyemizdim.
Damarlarimdan çikan Kan yavaş yavaş özgürlüğüne kavuşurken bir kere daha tekrarladım aynı sözleri
"Lanet olsun ki hala seviyorum seni"
Mesafeler miydi beni ona unutturan yoksa zaman miydi beni bir boşluğa savuran, bilinmezdi...
Sakin olun hikayemiz daha bitmedi. Yani bu final değil:)
Gerçekci olmamı isterseniz eğer kendi yaşantımdan alarak yazdım buraya, o yüzden yazarken zorlanmadim çünkü zaten cümleler direk kuruluyo beynimde.
Neyse artık.
Hatalar olabilir kb.
Bu bölümün altına aşk yaşantinizla ilgili şeyler bırakabilirsiniz.
Beğendiyseniz oylayın canlar❤
Renkli kalın❤🌈🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUŞ(g×g)
General FictionAşık olacağımız kişiyi seçme şansımız yoktur. Ya yalnış, Ya doğru... sadece severiz.