#Kris
Kai, bana Artemis'le görüştüğünü söylediği zaman heyecanlanmıştım. Yalan söyleyemem içten içe Artemis'le ben de tanışmak istiyordum. Birazcık da olsa üzülmüştüm de bunun için. Ama kurdun da dediğine göre Artemis zamanı geldiğinde benimle görüşecekti. Bu yüzden acele etmenin bir anlamı yoktu. Ama bir şekilde de Chanyeol'un kurdu duyabiliyor oluşunu ounla konuşmak istiyordum.Chanyeol'u bir şekilde geçiştirmiş ve konuyu değiştirmiştim. Açıkçası ona daha hiçbir şey anlatmamışken birden kurdu duyabiliyor musun gibi bir soru yöneltmek benim deli olduğumu düşünmesinden başka işe yaramazdı. Ne kadar bunu onunla konuşmak istesem de bunun bir süre daha mümkün olduğunu sanmıyordum.
'Kris oldukça düşünceli gözüküyorsun'
"öyleyim zaten."
'Chanyeol'u mu düşünüyorsun?"
"Hadi be sen ne zeki bir kurtsun öyle"
'Bu konuda kiminle konuşmamız gerektiğini biliyorum'
"Artemis'in bana gelmesini beklememiz gerekiyor sanıyodum."
'Artemis'ten bahsetmiyorum zaten. Eros sanırım durumdan çoktan haberdar.'
"EROS MU?! Konumuzla ne alakası olduğunu anlamadım"
'Gerçekten mi? Biz nereye gidiyoruz Kris?'
"Chanyeol'un evine."
'Neden?'
"Çünkü bizi yemeğe çağırdı."
'Öyle mi?'
"Değil mi?"
'Bir şey demiyorum'Bunun üzerine başka bir şey konuşmadan Chanyeol'un evine varmıştık. Açıkçası kurdu yanımda götürmek konusunda endişelerim vardı. Kendisi pek de küçük değildi. Ancak Chanyeol onu da yanımda getirmemi istemişti. Ben de onu kıramamıştım napalım. Ve işte şimdi yan koltuğumda oturan kurdun çıkabilmesi için kapısını tutuyordum.
Ev, dışı olduça sade aynı tip müstakil evlerin olduğu bir sitenin içindeydi. Chanyeol da benim gibi ailesinden ayrı yaşamayı tercih ediyordu. Ancak ben evde kocaman bir hayvan da beslediğim için Çin'deki evim onunki kadar küçük ve sevimli değildi. Daha çok saray yavrusu kadar bir büyüklüğü vardı.
'Neden kendine hayvan diyorsun? Kocaman bir şey olduğun doğru da hayvan biraz fazla. Sahi rejim mi yapsan, yatağa sığmıyoruz artık.'
Cevap olarak yalnızca gözlerimi devirerek kapının ziline bastım. Umarım Chanyeol'un onu duyabildiğini unutmaz diye düşünürken hızla kapı açıldı. Üzeride pembe cupcakelerin olduğu pembe bir önlük giyen Chanyeol, 5 sn kadar göründü.
"Çok üzgünüm ocaktaki yemeğe dönmeliyim. Siz içeri girin." diyerek kapının hemen dışkapının karşısındaki mutfağa girdi.Kurdun girmesini bekledikten sonra kapıyı arkamdan kapattım. Chanyeol iki taraflı tezgah arasında mekik dokurken tezgaha dayanarak onu izlemeye başlamıştım. Ocakta hazırladığı domates sosunun tadına bakmak için karıştırdığı kaşıkla küçük bir yudum alırken hareket eden adem elması benim de yutkunmama sebep olmuştu. Kaşığı tekrar küçük tencereye bırakırken etrafına bakındı. Kaşları çatılırken etrafından dönüp diğer tezgahı da gözden geçirdi. Sanırım pantalonunun arka cebine sıkıştırdığı el havlusunu arıyordu. Yaslandığım yerden ayrılıp Chanyeol'un arka cebinden sarkan havluyu kurtardım ve gözünün önünde salladım. Utangaç bir gülümsemeyle havluyu alıp dudaklarında kalan domates sosunu temizledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOW TO TRAIN YOUR WEREWOLF//Krisyeol//Sekai
Fiksi PenggemarAynı sayfayı beşinci okuyuşumdan sonra elimdeki kitabı sıkıntıyla yanımdaki masaya bıraktım. İzleniyor olma hissi bir an olsun peşimi bırakmazken kitaba odaklanmak çok zordu. Kafamı kaldırır kaldırmaz verandadaki kurtla göz göze geldim. Kürkü kehrib...