Yukardaki daşa bakıp burun kanaması geçirmek serbestir.(L)
İyi okumalar ~~
.
.
.
.Selin'in Ağzından
"Işııığl baklava hangii şehre has bi tatlıdııığ?"
Yarım saattir yürüyorduk ve ben sorular sorup duruyordum. İlerledikçe hava iyice sıcaklıyodu sanırım bu bende kafa yaptı çünkü kelimeleri iyi söyleyemiyordum.
Yürümeye başlamadan önce nerden geldiği belli olmayan bir ses Ecesu'nun ve beyaz saçlı çocuğa özel olarak bakıcılık görevi verildiğini söyledi ve manyak gibi gülmeye başaldı. Sıkıntılı.
Bunu duyan birçok kişi haksız olduğunu söyledi bazıları da sadece "yuh" ladı. Ben de her ne kadar "Vay şanslı piç" desemde aslında rahatlamıştım.
"Konyağ'ydı galiba? Çıkğşta gidelim miğ ben acıııktığm"
Işıl artık sabrının son noktalarına gelmişti. Arada "Boşver Işıl boşuna bu mal için günaha girme"
Diye kendi kendine mırıldandığını duyuyordum.Sinirlerine hakim olmaya çalışarak
"Gaziantep" (Işıl)"Hağ?"
"İlk olarak ayılaşma "hağ?" ne, ikinci olarak Konya değil Gaziantep ve üçünü olarak hayır gidemeyiz çünkü aramızda neredeyse bir kıta var ve ayrıca görevimiz var." (Işıl)
"Göreve gideceğinden çok eminsin anlaşılan küçük hanım."
O tarafa döndüğümüzde kel, iri yarı ve baltalı bir adam yanımıza geliyordu. Adam çok büyük bir hata yapmıştı. Asla Işıl'a boyuyla ilgili bir şey söylememelisin.
Sadece...
İntihar için daha güzel yollar var.
Işıl gülümseyip elini bel boşluğuna yerleştirdi " Elbette kazanacağız rakiplerimiz bu kadar güçsüzken"
Onun bu kadar sakin olması iyi değildi. Adam iyice yaklaşmaya başladı. Sinirlendi galiba. Bu kavga olurken orda olmak istemiyodum. Yürümeye devam ettim Işıl bize yetişirdi.
Hava iyice ısınmaya başlamıştı bazıları üstünü çıkarmıştı. Benim de başım dönmeye başlamıştı ve yalpalıyordum.
Hava daha da ısınmıştı ve artık basıyordu nefes almakta zorlanmaya başlamıştım.
Bir anda üstümdeki her şeyi çıkarma isteğiyle doldum. Tşörtümün uçlarından tutup yukarı sıyırmaya başladım. Göğüslerimin altına kadar gelmişken biri ellerimden tutup tşörtümü indirdi.
Kulağıma fısıldayarak "Bu kadar abazanın ortasından çıplak bir şekilde kalmak istediğine emin misin"(Kurapika)
Gerçekten de öyleydi. Işıl da gidince kız olarak tek ben kalmıştım ve bazı gözler çoktan beni süzmeye başlamıştı.
Normalde olsa hepsine hadlerini bildirirdim ama kafamı toplayamıyodum.
Başım dönünce hafifçe Kurapika'ya yaslandım.
"Oi iyi misin? İstersen geri dönelim iyi görünmüyorsun." (Kurapika)
Geri dönmek mi? Arkadaşlarım göreve giderken ben oturup bekliycek miyim? Hem de basit bir baş dönmesi yüzüden. Güldürmeyin beni.
Uzaklaşıp ona döndüm.
"Beni devirmek için bir baş dönmesinden fazlası gerek. Eğer arkadaşlarımı yüz üstü bırakmak ise beni ölüm bile durduramaz. O yüzden abartmayın lütfen Kurapika-san, ben oldukça iyiyim"