40

10.2K 919 828
                                    

TAEHYUNG

Yine bir öğle teneffüsü fakat bu sefer oldukça güzeldi. Sevgilisi olan Kim Seokjin diye bir şey yoktu. Dört gündür sevgilisi olmayan bir Seoljin vardı.

Merdivenlerde onları görmeyecektim, ağlamak zorunda değildim, her şey mükemmeldi. Hatta zorlarsam sarıldıklarını bile unutabilirdim.

Koridorda yürürken kolumu cimdikleyen Jimin yüzünden ahladım ve ona döndüm. Kafasıyla önümüzü işaret etmişti. "Seni öldürecekmiş gibi," diye mırıldandı.

Seokjin koridorda üstümüze üstümüze gelirken fütursuzca öfkeli baktığı yüzüm gülümsüyordu. Benden nefret etmesi umrumda bile değildi artık. Sadece başkasına ait olmasa yeterdi. Tek istediğim buydu.

"Götü kolla," diye kulağıma eğildi Jimin. "Seni si-" Sözünü kesip kıkırdadım. "Keşke."

Tamam, bu leş mizahımı kesmeyecektim. Birkaç gün önce darmadağın olmuş ve hayattan bezmiş ben şu an kahkahalar atabilirdim ve bunun için şaka yapılmasına ihtiyacım yoktu.

Cesurca gözlerimi Seokjin'e döndürdüğümde bana doğru dik dik baktığını gördüm. Yanımda olan Jimin'in "Çişim var," deyip lavaboya gitmesi ise birkaç saniye sürmüştü. Tüm özgüvenim patlayan bir balon gibi sönerken tekrardan sevdiğim kişiye döndüm.

Biraz dikkatli bakınca sinirli halinin bile çok şirin durduğunu görüyordum. Ama aynı zamanda öyle yakışıklıydı ki... Tüm bu düşüncelerimi sıyıran şey aramızda birkaç santimetre kalana kadar yaklaşan Seokjin oldu.

Yüzüme dikkatlice bakıyordu. Kalbimin hızlıca çarptığını hissediyordum. Bana neler yapıyordu? Neden dibimdeydi? Neden öyle bakıyordu? Neden?

"Gidelim."

Aniden elimi tutup yürümeye başladığında ben de arkasından gidiyordum. Beni asılmasa da peşinden koşacak kadar aptaldım ona karşı. Tüm hareketleri beni yerle bir ediyordu. Kalp atışlarımın şu anki dengesizliği sinirimi bozuyordu.

Merdivenlerden hızlıca inip bahçeye çıkmamız, ardından birkaç insan dışında kimse görmeden spor salonuna girmemiz; buranın da boş olması şaşırtıcı gelmiyordu.

Şaşırdığım tek nokta elimi tutmasıydı. ELİMİ TUTUYORDU!

Ellerimin arasındaki Seokjin'in ellerinin sıcaklığı kalbimin ritmik sıkıntılarını tekrardan yüzüme vurdu. Bu... Hayal ettiğim yerdi, değil mi?

Bazen göğsüne başımı yaslamaktı hayalim, bazen omzuna sırnaşmak, bazen saçlarını öpebilmek, bazen dudaklarını saatlerce izlemek...

Tüm bu söylediklerim Seokjin'in benden hoşlanmasıyla olabilirdi ki durum bunun imkansız olduğunu gösteriyordu. Beni sevmezdi. Yetersizdim sanırım.

Elimi bırakıp karşıma geçtiğinde içim sızladı. Bırakmamasını, tutmasını istiyordum. Elim onun sıcaklığı olmadan üşümüştü. Ayrıldıkları anda havanın soğuğu çarpmıştı tenime. Tüm özgüvenim yok olmuştu. O olmadan her şeyim mahvoluyordu zaten.

Yüzüme dikkatlice bakıyordu. Söyleyeceklerini tartar gibi bir hali vardı. Dayak yiyeceğimi falan düşünsem de Seokjin kötü birisi değildi. Sadece kızacaktı işte. Ama neye?

Neden ulaşılması bu kadar zordu? Kim Seokjin'e...

"Kim Taehyung..." Dolgun dudaklarının arasından çıkan adım ilah gibi gelmişti kulağıma. Annem, annem kesinlikle onun söylemesi için adımı böyle koymuştu. Edebiyat yapmayı bir kenara bırakacak olursam sesi benim adım için yaratılmış olmalıydı. O kadar güzel söylüyordu ki...

Bakışlarımı dudaklarından gözlerine çıkardım. Az önceki çatık kaşlar gitmişti. Öfkeden çok sakinleşmiş biri vardı karşımda.

Bir adım atıp yüzüme bakmayı sürdürdü. Her şey o kadar yavaştı ki... Sanki dakikalarca onunlaydım ama aynı zamanda saniyeler sürmüş gibiydi. Zaman kavramı nerede kalmıştı?

Ellerinden biri saçlarıma çıktı ve hafifçe karıştırdı. Dokunuşun hafifliği karşısında titrerken mutluluk gözyaşlarımı tutmaya çalıştım. Neler olduğunu kavramaktan aciz beynim sadece mutluluk çanları çalıyordu.

"Aptal mısın sen?" Söylediği şeyle kaşlarımı çatıp mayıştığım için eğmiş olduğum başımı kaldırdım. Yüzüne baktığımda dalga geçer bir ifade değil de ciddi bir soru görüyordum. Sesi de yumuşak çıkmıştı.

"Efendim?"

O da kaşlarını çatıp konuştu. Şirin gözüküyordu fakat gardımı indirmemeye çalışıyordum. "Dedim ki... Aptal mısın sen? Benimle oynuyor musun? İstediğin ne? Neden benden kaçıyorsun? Beni arzulamıyor musun? Neden bana koşmuyorsun? Neden kollarımı açmışken sana bana sarılmıyorsun?"

Ard arda sıraladığı sorular kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyormuşcasına bir etki bırakmıştı. Tüm sorular zihnimde tekrardan yankılanırken sonuncu soru kalbimi sıkıştırmıştı. Nefesimi tuttuğumu fark edip çaktırmadan vermeye çalıştım.

Seokjin ise tüm bu bekleyişimin karşısında dikkatle bana bakıyordu. Cevap... Ne sormuştu ki?

"Ne söylediğini anlayamıyorum," diye mırıldandım. Konuşsam konuşacak tonla sözüm vardı fakat şok olmuştum ve yapacak bir şey bulamıyordum.

"Hiçbir şeyden anlamadığını anladım zaten," dedi kaşlarını çatıp kollarını göğsünde birleştirirken. "Mesela sana mesaj atmamdan, görüşürüz dememden, bakışlarımdan ve sırf üstüme gel diye kız arkadaş yapmamı anlamadığından anladım aptal olduğunu."

"N-Ne dedin?" Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Son madde kesinlikle onu boğmak için güzel bir sebepti. "Duydun."

"Aptalsın Kim Taehyung." Hala kollarını göğsünde birleştirmiş dururken bebek gibi durduğunu söylemek istedim. "Senden hoşlandığımı göremeyecek kadar körsün," diye ekledi.

İşte son nefesimi burada almıştım. Her şey burada bitmişti. Tüm kelimeler kifayesiz kalmıştı. Senelerdir... Seokjin senelerdir güzelliğine bakarken ben sen de beni seviyordun öyle mi? Bu...

Dayanamayıp kahkaha attım. Hatta öyle büyük bir kahkahaydı ki bu elimi karnıma koymuş yere yıkılmamaya çalışıyordum. Zoraki gülmemden kaynaklanan gözümden düşen bir yaş vardı.

"Allah güldürsün," dedi Seokjin. Ardından çenemden tutup yüzüne bakmam için yönlendirdi beni. Kahkaha atmayı kesmiştim fakat hala gülüyordum. "Bunu güzelce yapalım tamam mı?"

Söylediği şeyden sonra birkaç adım geriledi. Gülümsedi ve referans yaptı. Kalbimin durumunu anlatmama gerek var mı?

"Çok asilzade Kim Taehyung beyefendi..." Dudaklarını diliyle ıslatışı bile güzeldi. Ona neden bu kadar aşıktım ki? "Sizinle kraliyet ailesi kurmak istiyorum. İzninizle... Sevgilim olur musunuz?"

Hayatımda aldığım en resmi ve açıkçası tek çıkma teklifiydi. Sevdiğim insanın gözümün önünde eğilmiş ve bana beni sevdiğini söylüyor oluşu... Onunla geçireceğim günler...

Ona soracak öyle çok sorum vardı ki!

"Bay Kim Seokjin... Sizinle bir ömür o ailede olabilirim."

Gülümsedi. Ve ben kollarına koştum. Bana açtığı ve görmekte kaç kaldığım kolları.

·

sayın sevgili birkaç bölüm önce ben daha bunu yayımlamadan seokjin'in ne yaptığını anlayan okuyucum... sen medyumsun sen yoongi ikisin sen kralsın me diyebilirim ki

şey

sope✔
taejin✔
jikook ☺

solidarityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin