SEOKJIN
"Herkes bizi izliyor," diye mırıldandı Taehyung. Bunu söylerken yüzünde rahatsız olmuş bir ifadeden daha çok mutlu bir ifade vardı. Bizi herkesin bilmesini istiyordu.
Tabağımdan çatalıma sapladığım bir patatesi daha ketçaba batırıp ağzına ilerlettim. Bekletmeden yutarken güldüm. "Çok güzel duruyorsun. İnsanlar izlemek istiyor. Kızsam mı hepsine?"
Yemekhanede oturmuş; dipdibe sandalyelerimiz; neredeyse bütünleşmiş bedenlerimiz; önümüzde iki tabak yemek ile birlikte takılıyorduk. Taehyung'a yemek yedirirken açlığım yok oluyordu. O ise sürekli cenneti andıran gülüşünü sunuyordu bana.
"I-ıhm," dedi başını hafifçe iki yana sallarken. "Kıskanmak yok." Söylediği şeye canlı gönülden inanırcasına başımı salladım.
Yemekhanede kameraların en kör noktasını tespit edebilmiş olmam oldukça hoştu. Taehyung'a dilediğim kadar doyabilirdim burada.
"Kıskanmaz mısın beni yani?" diye sordum. Kız arkadaşım olmuşken bile benden kaçan Taehyung zaten kıskanmıyor gibiydi. Ama o zamanlar onu kırdığımdan böyle yapmış olacağını düşünüyordum.
"Saçmalama Jinnie. Çocuk muyum ben? Gidip kıskanmam tabii ki seni." Söylediği şeyle dudaklarımı büzüp üzgün bir ifade takındım. Bu halime bakıp kıkırdadığında ben de gülmüştüm.
O sırada bakışları yemekhaneye girip bir masaya oturan kişiye döndü. Merakla ben de o tarafa baktığımda bu kişinin Ahn Ji olduğunu fark ettim. Kaşları çatmış bir şekilde kısa bir bakış atıyordu bize.
Dikkatimi dağıtan şey Taehyung'un boynuma attığı kolları oldu. İki kolunu da ensemde birleştirmiş ve zaten yakın olan bedenlerimizi daha da yakılaştırmıştı. Yaptığı ani hareket dudaklarımı ıslatıp kalbime sakin olmasını belirten nasihatler yollamama sebep olmuştu.
Dudaklarını büzerek aegyolu konuştuğunda ise cenazemde helvamı kim yapacak diye düşünüyordum. "Seokjin~" İsmimi ne güzel uzatmıştu öyle. Nolur rüyada olayım yoksa kaldıramazdım bunları.
Yemekhanede bize dönen gözleri umursamaksızın yüzüme yaklaştı ve burnunu burnuma sürttü. Yaptığı hareketle tüm bedenim titrerken yutkunmuştum. Kesinlikle şu an beni kölesi halibe getiriyordu.
"Seni seviyorum." Ardından yanağıma sulu bir öpücük kondurdu ve gülümsedi. Geri çekilip yemeğinden bir lokma daha aldı.
Ardından arkadaki kişiye bir bakış attı ve az önce kıskanmak hakkında yaptığımız konuşmaya tezat bir harekette bulundu.
TAEHYUNG
"Ay canım," diye sonunu uzatarak bağırdım yemekhanede. Bakışlarım doğruca adını bile aklımda tutmaya yeltenmediğim kızdaydı. Seokjin'in eski sevgilisi. ESKİ.
"Gözünün önünde birbirimizi seviyoruz diye üzülmüyorsun değil mi?" Dudaklarımı büzüp üzülürcesine baktım. Yemekhanede mırıldanmalar başlamıştı bile.
Seokjin'e sarıldığına pişman etmek istiyordum onu. Güzelim bedenine kirlice dokunmuştu.
Seokjin masanın altından bacağıma elini koydu. Yaptığı hareket tüm dominantlığımı bitirecekken buna mani oldum. Yüzüne baktığımda gülmemek için zor durur bir ifadesi vardı. Muhtemelen az önceki konuşmayla alakalıydı.
"Yapma," diye fısıldadı. Sırıtarak kulağına eğildim ve tehditvari bir fısıldamayla "Yapacağım," dedim. Nitekim bundan rahatsız da durmuyordu sevgilim. Onun için deliriyor olduğumu görmek mutlu ediyordu kendisini.
Ben tüm odağımı Seokjin'e vermişken yemekhanede o iğrenç ses duyuldu. "Yerinde olsam bu kadar emin konuşmazdım Taehyung!" Sırıttı ama iğrenç duruyordu işte.
"Belki seni de kullanıyordur!" Söylediği sözler Seokjin'in keyifli havasını bozmuş ve kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Ağzını açıp konuşacakken onu durdurdum. Bu kız bana lokma Jinnie, lokma.
"Hayatım sen hiç satranç oynamadın mı ya..." Hayretli nidayla konuştum. "Şahı mat etmek için piyonlar kullanılır. Biz birbirimizi bulduk ve sen piyondun."
O kadar havalıydım ki şu an! Kendime hayran kaldım! Çok güzel laf yapmıştım! Kız sinirle ayağa kalkıp yemekhaneden çıkarken diğer insanlar da şaşkınlıkla bana bakmayı kesip sırıtmaya başlamışlardı. Eh işte, sevgili dediğin böyle korunur.
Seokjin ise elimi tutup ayağa kalkmıştı. Yüzünde gülmekle ağlamak arasında bir ifade vardı fakat neden emin değildim. Tek bildiğim şu an inanılmaz bir keyifle intikam almış olduğumdu. Bundan sonra Seokjin bana aitti nasılsa.
Ayağa kalktığımızda kulağıma eğilip tam meme kısmına bir öpücük kondurdu. Öyle naif bir öpücüktü ki tüm vücuduma ulaşmıştı etkisi. Ardından nefesi hala kulağımdayken fısıldadı. "Mükemmelsin."
Ve ellerimizi ayırmadan yemekhaneden çıktık. Suratımdaki sinsi sırıtışı yok edemiyordum.
·
hepiniz bu bölümü jikook sandınız hayır ahahaha onları daha güzel kavuşturucam olmaz böyle
kız seokjin'in popülerliğinden yararlanmak isteyen kötü biriydi. not bitti. bu kadardı.