JIMIN
Sokağın duvarında gördüğüm yüzüme gözlerim dolu bir şekilde bakıyordum.
Jungkook iki dakika önce elimden tuttuğu gibi beni buraya getirmişti. Okulun yakınlarındaki bir ara sokaktaydık. İki duvar arasında sıkışıp kalmıştık ve ışık sadece resmimin olduğu duvara yansıyordu.
Bildiğim tüm iltifatlar, yaşadığım tüm güzellikler Jeon'un spreyle duvara kazıdığı yüzüm kadar etkileyici değildi. Ağlamamak için kendimi tutuyordum.
Okuldan çıkarken kalbim deli gibi çarpıyordu çünkü Jungkook'un peşinden adını haykıracaktım. Sonrasında ona söylemem gerekenleri söyleyecektim. Zamanı gelmişti. Zamanı geldiğinde kalbimin bunu hissedeceğini söylemişti bir keresinde Namjoon bana.
Hissediyordum Namjoon. Zamanımın geldiğini...
"B-bu," dedim kekeleyerek. Konuşma gücümü yitirmiştim. Ne diyebilirdim ki? Her şeyden öncesinde dizlerimin bağı çözülmüştü ve sevdiğim kişi, sevgilim evet sevgilim... Eski zamanlarda sevdiklerine sevgilim dermiş insanlar. Sevgilim Jeon. Bana bu kadar güzel bir hediyeyi nasıl hazırlamıştı?
Zaten kendisi o kadar güzeldi ki üstüne bu olursa ben ne yapardım?
"M-muhteşem," diye tamamladım titrekçe sözlerimi. Gözlerini üzerimden bir saniye olsun çekmemişti ve duvara olan tepkilerimi anı anına izlemişti.
Titrediğimi fark ettiğimde Jungkook endişeli gözlerle bana adımlamıştı. "Üşüyor musun?" demişti telaşlı sesiyle. Üzerindeki deri ceketi çıkarmaya başlamıştı. Elinden tutarak durdurmuştum. "Hayır." Gözleri dikkatle bana odaklandı. "Çok, çok güzelsin. Titredim çünkü hak edemeyeceğim kadar güzelsin sen."
Söylediğim şeyler üzerine gülümseyip elini tuttuğum elimi dudaklarına yaklaştırıp bir buse kondurdu. "Söylemek istediklerimizin zamanı gelmiş gibi Park Jimin," dedi fısıldarcasına.
"Sanırım öyle Jeon Jungkook," diye karşılık verdim. "Aynı anda öyleyse," dedikten sonra kalbimin yemin ederim ikimiz de aynı anda birbirimize söylerken atmadığını, durduğunu hissettim.
"Seni seviyorum Park."
"Seni seviyorum Jeon."
Aynı anda aynı kelimeleri söylememizin gücü yüksek sesle duvarda yankılanmasına sebep olmuştu. Dolu gözlerimle hala karşımdaki bedene bakıyordum. Rüyamdan uyacakmışım gibi geliyordu. Her an gözlerimi açabilirdim.
"Şşş," dedi elini yanağıma koyarken. Dokunuşu öylesine naif öylesine şefkatliydi ki her an yere düşebilirdim. "Ağlama güzelim. Dünyanın en güzel dakikalarındayız. Ağlama, gül bana."
Söylediği şeyle hafifçe tebessüm ettim. "Gül bana Jimin. Aşkımdan kör olmuşum baksana. Senden başkasına bakamıyorum."
"Mutluluk gözyaşları bunlar," dedim. "Senelerce sevdiğin kişi seni sevince akabiliyorlar."
Söylediğim şeye güldü. "O zaman bundan sonra döktüğün her yaşın mutluluk gözyaşları olduğundan emin olacağım," dedi. "Ayrıca söyle o yaşlarına, seni seven kişi de yıllarca sevdi. Neden bu kadar geç kalmışlar mutlu olmaya."
Jeon Jungkook kalbimi böylesine attırdığın için seni dava etmek istiyordum. Böylesine güzel olduğun için...
Duygusallığımı bir kenara atıp bir kolumu Jungkook'un beline sarmıştım. Bunu yaparken olabildiğince flörtöz bir bakış kullanıyordum. "Ama bilgin olsun Jeon," dedim oldukça çapkın bir bakışla. Bu ani cesaretim sırıtmasına sebep olmuştu.
"Ben oldukça baskınımdır." Ağzı gülmekle şaşkın bir o şekli arasında kalmıştı. Belindeki elimi oynatarak tam da hassas bir noktaya getirmiştim. Vücudu etkilenmiş gerilirken sırıtıyordum.
Benden geri kalmamış o da diğer kolunu belime atmıştı. Bir eli yanağımda bir eli belimdeydi artık. Ben de diğer elim boşta kalmasın diye iki elimi beline yerleştirmiştim.
Kendine biraz çekerken burunlarımızı yaklaştırdı ve birbirine sürttü. Dudaklarıma nefesini üflediğinde cidden titremiştim fakat sırıtmasını kesmedi. "Bilgin olsun Park Jimin," dedi beni taklit ederek.
"Ben de altta kalacak değilim."
Güldüm ve sanırım... Jungkook'un bana aşık olduğunu söylemiştim diye hatırlıyorum?
·
sope✔
taejin✔
jikook✔ben seme uke bilmem dünya güzelleri yıl 2019 bu işler dönüşümlü de olabilir xlwşxppspx şaka şaka
benim aklımdaki kişiler vardı ama siz yorumlara bir şeyler yazınca ben tamamen kafamdakileri yitirdim siz ne yazıyorsanız ona göre bölüm yazmaya başladım xkpwocpeocpepd