JIMIN
Birkaç haftadır gözüme uyku girdiği söylenemezdi. Gözaltlarım kararmış olsa da insanların dikkatini çeken ilk şey açtırdığım saçlar olduğundan es geçip iltifat ediyorlardı.
Taehyung ve Yoongi doğal olarak çıkışta sevgilileri ile birlikte dolaşacaklardı bu yüzden kendi başıma okulun çıkışına yürümek zorunda kalmıştım. Namjoon da ders çalışmak için her gün fazladan iki saat okuldaydı. Azmine hayrandım cidden.
Ben de bugün erken çıkmış sayılmazdım. İlk başta Namjoon ile birlikte ders çalışmak için masaya oturmuştum fakat yarım saat zar zor dayanınca kendimi okulun çıkışına yürürken buldum.
Hava hafif meltemliydi, rüzgar estikçe bedenimi de alıp götürecek gibiydi. Kulaklıklarımı takıp düşünecek çok şeyim vardı. Ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Bütün mutluluğumu alıp götüren Jeon Jungkook'a karşı biçare kalmıştım.
Neden beni sevmiyordu?
Sıkıntıyla titrek bir nefes alıp cebimdeki kulaklıklarımı çıkarırken arkadam yükselen gür sesi duydum. Çevrede kimsecikler yoktu ve arkamdan gelen ses...
"JIMIN-SSI!"
Gözlerimi irileştirip şaşkınca ayaklarımı durdurdum. Duyduğum ses Jungkook'a aitti. Jungkook'un yumuşak sesi hafif yüksekliği ile birlikte erkeksi hale geliyordu. Hayal ediyor olabilirdim. Bunca zamandır Jungkook'un en ufak hareketini bile abartıp mutlu olmuştum. Bana aşık olduğu kısmı ne kadar alay olsa da...
Mıhlandığım yerin arkasından adım sesleri duydum. Ne kadar uzağımda olduğunu göremiyordum fakat kalbim hızlı atıyordu. Ondan birkaç haftadır uzak durmuştum; yüzünü görmemeye çalışmıştım fakat nasıl beni ilk günki gibi heyecanlandırıyordu?
Jeon Jungkook beni büyülüyordu.
Sakin kalmaya çalışıp bana daha da yakınlaşmasını emgellemek amacıyla arkama döndüm. Hemen dört adım ötemde bana dik bir şekilde bakıyordu. Bakışları her zamanki Jungkook gibiydi. Gülümsemiyordu; ciddi bir ifadesi vardı fakat havalıydı. Havalı olmak için bir çaba gösterdiğini söylerler.
Jeon Jungkook'un altın üç kuralı vardı.
İlki havalı olmak.
İkincisi havalı olmak.
Üçüncüsü havalı olmak.
Ve bu söylediklerim tamamen onun sözüydü. Neden ezberlemiştim ki?
Bakışlarına karşılık vermekle vermemek arasınsa bir çizgide göz teması kuruyordum. Mimiklerinden ya da yaptıklarından amacını çıkaramıyordum.
Neden bana bağırdığını anlamam ise ikinci kez konuştuğunda oldu. Üzerindeki deri ceketi, altında gözüken gömleği ve içinde tişörtü... Pantolonu yırtık ve kot... Ayakkabıları her zamanki gibi hardal rengi botlardı.
Ona ilkbaharda olduğumuzu söylemek istiyordum.
"Fotoğraflarıma yorum yapmaman canımı sıkıyor."
Söylediği şeye dudaklarım aralanırken cevap düşünüyordum fakat daha konuşmama izin vermeden elini cebine soktu ve son sürat hızla yanımdan geçti.
Yumuşatıcısının kokusu burnuma dolarken hala şaşkındım. Dudaklarımın kenarları istemsizce kıvrılmıştı ve kalbim iyi hissetmiyordu.
Aptaldı işte. Aptaldı. Ne yaptığını anlamak çok zordu. Ne yapmamı bekliyordu?
Düşüncelerim Jeon konuşmadan önce neden bu kadar zor birisi olduğunu düşünmekti fakat o konuştuktan sonra eve gidene kadar ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım.
·
game of jikook başlasın
şu hayattaki en güzel şeylerden biri jungkook'un jimin-ssi deyişi bu satırı okurken o bağırışı aklınıza getirebilirsiniz
BAYILIYORUM BAYILIYORUM HARİKA
sen de pdnim