Lavinya

54 25 1
                                    

84 kadar mesaj vardı ama benim en çok dikkatimi çeken son cümlesiydi. "Lavinyam" dedim seslice ki demez olaydım. Abimin sesinİ duydum "anne , baba, Bahar kızlardan hoşlanıyor" diye bağırıyor manyak. Annem ve babam odama girip "bu doğru mu Bahar?" dediler. Burada asıl enteresan olan onların buna hemen inanmasıydı. Ne halt yiyeceğim şimdi ben! Hemen açıklamaya koyuldum " hayır tabikiside yok öyle bir şey ben sadece öyküye doğum gününde ona Nasıl bir iltifat edebilirim diye düşünürken bunu buldum ve seslice söyledim o kadar yoksa başka birşey yok yani valla. " dedim.

Annem ve babam ikna olunca  üstümü değiştirip kahvaltıya indim. Ardından abim malı babamın zoruyla beni okula bıraktı.
 
  Okula vardığımızda bahçede kavga eden insanlar vardı. Kavganın olduğu yöne doğru ilerledi. İnsanları ittirerek kavganın tamda ortasına daldım. "Bulut! " Ateşve Bulut'u kavga ettiğini görünce gözlerim şokla açıldı. "Ne oluyor burada? Neden kavga ediyorsunuz?" diyip Bulut'un havadaki yumruğunu tuttum. Bulut "sen karışma Bahar" deyip kolunu ellerimden kurtardı.

  Tam o arada abim kedi olalı bir fare tuttu ve Bulut'un havadaki yumruğunu bu sefer de o yakaladı. Bulut sinirle yumruğunu tutan kişiye baktı. Beni bekliyordu fakat umduğunu bulamamış masum masum Berke'ye bakıyordu. "Ne oluyor burada"dedi Berke (benim abimdir sahibi vardır)  valla bana çekmiş tabii ben daha zekiyim o ayrı mevzu. Ama benim merak ettiğim niye Ateş Bulut'a  vurmadan öylece bekliyor? Bunun üzerine Bulut" Abili kardeşi Bi dövdürmediniz ha!!! "diyip Ateşi resmen yere fırlatıp üzerinden kalktı. Abim Bulut'u alıp konuşmak için kenara çekti.

  Bu arada gördüğüm tek şey Ateş'in Bulut' a sinirle baktığıydı. Abimin yüzünde Ateş'inki gibi sinirli bir ifade aldı. Ateş hızla yerinden kalktı ben olayın şokunu atlatmaya çalışarak Bulut'a havada bir yumruk attı. Bulut aniden gelen yumrukla sendeleyip yere düştü. Tam kalkıp Ateş' e karşılık verecekken abim"yeter artık"deyip Bulut'u tuttu. Bulut Ateş' e sinirli bir bakış fırlatarak "bu burada bitmedi" dedi. Ateş ise yayvan bir şekilde sırıtıp "yine dayak yemek istiyorsan gel" dedi ve eliyle Bulut'a iki parmağıyla asker selamı vermiş arkasını dönüp gidecekken Bulut "benden dayak yediğin günleri unuttun herhalde hem kim dayak yedi bence iyi düşün" dedi Ateş sinirle okula girerken abim Bulut'a dönüp "uğraşma şu herifle Bahar sense o itten uzak duruyorsun." dedi. "abiciğim sen dün Bulutu dövmedinmi şimdide onu koruyorsun ayrıca ben sanki onun çok da meraklısıydım hıh" dedim onlar kendilerine ve benim dediğimin haklılığını gülerken bende abimi hem sevip hem sövüp sınıfa çıktım. Ve Bulutla Ateşin neden kavga ettiğini anladım. Çünkü herkes onları konuşuyordu. Ateşkaydını benim sınıfıma aldırmıştı ama Bulut neden buna sinirlenmişti ki? Sınıfa girince Ateş'in çapkın bakışlarına, kanayan kaşına, burnuna ve dudağına aldırmazken o bana yayvan gülüşünü gönderip "selam Bahar" "..." "nasılsın" "..." "hadi ama Bahar" dedi kıvranarak "iyiyim, oldu mu?" "oldu" dedi sırıtarak ve devam etti"sormadın ama bende iyiyim bugünde seni gördüğüm için"  "ya ne biçim konuşuyosun yoksa ölecek misin?"  "tabiki hayır ama birdakika... Sen benim için endişenlendinmi?" ben cevap veremeden Bulut sınıfa daldı. Ateşin dediğini duymuş olmalıydı ama yüzü gayet sakin gözüküyordu ve sakinliğini koruyarak "Bahar biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Onu başımla onaylayınca sınıftan çıktık. Herkesin bakışlarına maruz kalmak sanırım sadece benim canımı sıkıyordu. Bulut "Bahar ben senin beni yanlış anlamanı istemem"
"Bulut seni yanlış anlamamı istiyorsan Ateş'le bir daha kavga etme okulda arkamdan neler konuşuluyor haberin var mı?"
"Sence insanların boktan düşünceleri umrumda mı? onları takmıyorum bence sende takma."
   "denerim"
  "Dersin başlamasına az kaldı haydi sınıfa git."
   "sen?"
   "İşlerim var"
    Nasıl işleri olduğunu çok merak ediyordum ama beni geçiştireceğini bildiğim için sormadım. Merdivenleri çıkıp sınıfa girdiğimde hoca çoktan gelmişti. Özür dileyip sırama oturdum ama kafamı kurcalayan düşünceler yüzünden derse odaklanamıyordum. Bulut'un 'iş' inin ne olduğunu ve Ateş ile aralarındaki gerginliğin sebebini çok merak ediyordum.
    Beynimi istila eden düşüncelerle boğuşurken Yeşim hocanın tiz ve itici seaiyle başımı sıradan kaldırdım. Kırmızı mini eteği, kısa siyah saçlarıyla aynı renkteki gömleği, bir metre topukluları, kırmızı kalın çerçeveli gözlüğü ve yüzüne boca edilmiş gibi duran makyajı ile yine çok iticiydi. Bakışlarımı Yeşim Hoca'dan çekip tahtaya doğrulttuğumda sadece uzaylı görmüş gibi bakmakla yetindim. Ben bunu ölsem yapamazdım!
    "Hadisene kızım soruyu yap diyorum sana tahtayla bakışın değil."
  Uyarısıyla birlikte Yeşim Hoca'ya dönüp "Hocam ben bu soruyu yapamam" dedim.
    "Dersi dinlemezsen olacağı bu-"
  Çalan zilin sesiyle hocanın cümlesi yarıda kalırken şansıma gülümseyerek baktım.
   Telefonumu kontrol ettiğimde Öykü'den mesaj geldiğini gördüm.

Öykücük: hemen kantine gel sana anlatmam gereken çok önemli bir şey var!
  
   Okuduğum mesajla adımlarımı kantine yönlendirdim. Koridorda Ateş' i görünce aklıma Bulut geldi. Hala dönmemişti. Gözlerimi kaçırmaya fırsat bulamadan Ateş' te beni gördü. Yanında arkadaşları vardı. Şükür ki beni endişelendirecek bir şey yapmadı ve sadece gülümseyip göz kırptı. Ona aldırmamaya çalışarak kantine girdim. Gözlerimle ertrafı taradığımda Öykü' nün en köşedeki masada oturduğunu gördüm. Yanına gittim ve mor sandalyeyi kendime çekerek oturdum. Sandalyenin sesiyle geldiğimi anlayan Öykü bakışlarını masanın yüzeyinden yüzüme çıkardı. Yüzünde çok farklı bir ifade vardı.
   "Bahar şimdi sadece beni dinlemeni sitiyorum. Ben bunu öpreneli çok olmadı ve seninde bilmen gerektiğini düşündüm."
    "Çıkar artık ağzındaki şu baklayı"
   " Bulut ve Ateş üvey kardeşmiş"
   "NE?!"

  

BAHARIMDAKİ BULUT OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin