İkimizde gözlerimizi faltaşı gibi açmış birbirimize bakıyorduk.
Yanında bir kız vardı. Acaba sevgilisi mi?
Bana sorular sormaya başladılar. Hepsine teker teker cevap verdim.
Yanındaki kız bana çok değişik bakıyordu. Hani böyle bir insan bir avuç bok gördüğünde nasıl bakarsa aynı onun gibi bakıyordu. Beni çok rahatsız etti.
Sonra bana çok değişik bir soru yönelttiler.
"İçindeki parayı almak hiç içinden geçti mi"
Böyle bir soru sormaları çok mantıksız. Napıcaklar parayı alıp almama düşüncemi. Sonuçta doğru olanı yapmıştım ve getirmiştim. Şöyle cevap verdim;
"Bunun bir önemi mi var? Öyle bir düşüncem olsaydı yapardım zaten. Ama yapmadım. Sonuç olarak size getirdim. " dedim. Ve hiçbir şey diyemediler.
Bana sorucakları soruları sorduktan sonra beni serbest bıraktılar.
Karakolun kapısından çıktıktan sonra yürümeye başladım. Karakoldan pek uzaklaşmadan beni omzumdan biri dürttü. Arkamı döndüm. Offf Allah'ım yine o yakışıklı adam.
Suho: merhaba. İlk öncelikle bana yaptığınız iyilikten dolayı çok teşekkür ederim. Beni çok büyük bir beladan kurtardınız. Kendimi borçlu hissediyorum. O yüzden müsait olduğunuz bir zamanda sizi yemeğe çıkartmak istiyorum. Lütfen kabul edin.
Jisoo: Tabii ama lütfen sizle bizli konuşmayalım.
Suho: ahh peki. Bu arada ismin neydi?
Jisoo: jisoo
Suho: bende junmyeon ama herkes suho der. Sakıncası yoksa telefon numaranı alabilir miyim?
Ahh neler oluyor korkuyorum. Bir çanta bana neler yaptı.
Jisoo: tabii
Dedim ve numaramı verdim oda bana kendi numarasını verdi. Zengin birisine benziyor. Acaba nereye götürür ya? Ya o yanındaki kızın neyi olabileceği hala aklımdan çıkmıyor?
Bölüm nasıldı?
Bir chanrose veya hunlice yayınlamak istiyorum. İlk önce hangisini yapayım?